Çocuklar Çikolata, Muz ve Bisküvi Yemek İsterler!...
Son günlerde, bu karanlık, soğuk ve savaş günlerinde multimedyada bugün bir gezintiye çıktım. Aradığımı ve yeni insana umut verecek yazılar, geleceğe yönelik yaşam felsefesi, geçmişin olumsuzluklarını ve kavgalarında uzak tutan, hep birlikte yaşam sevincini umuda dönüştürecek paylaşımlara rastlamak oldukça uzak ve zor.
Birbirimize güvenimiz
Hep birlikte, aynı sokakta, köyde, kasabada ve şehirlerde yaşıyoruz. Yaşanabilir bir mahalleden başlayarak, yaşanabilir bir ülkeye giden yoldan hepimiz geçiyoruz. Gelecekte umutla bakabilmek, güneşin doğuşunu ve günün batışını sevinçle görebilmek hepimizin bitmeyen arzusu olmamalıdır.
Birbirimize güvenmek zorundayız ve birlikte eşit paylaşımı gerçekleştirerek, savaşı olmayan bir yaşam için inadına mücadele etmek gerek. Başka çaremiz ve seçeneğimiz de yok.
Saygı ve kabul
Her birey, her toplum birbirine benzemek ve birbirine benzeyerek yaşamak zorunda değildir. Tek düşünce, felsefe, inanç, yaşam biçimi, seçimler ve tek tip insanı özleyen toplumlarda bireylerin birbirlerine karşı gönülden saygı ve toleransı azalır, o toplumda toplumsal huzursuzluklar doğar.
Tabii ki kimse kimsenin düşüncesini ve yaşam biçimini kabul etmek zorunda değildir ama, saygı duymak zorundadır. Bizim yaptığımız yasalarda çok renkli ve kültürlü toplumun bir arada yaşamasını düzenleyici ve yönlendirici olmalıdır.
Mutsuz İnsanlar
Tabii ki yakınınızda, çevrenizde, mahallenizde ve ülkemizde mutsuz ve yaşamdan beklediğini bulamayan çok gibi görünen ama azınlıkta olan hemşehrilerimizde var. Bu dostlarımızın, akrabalarımızın, hemşehrilerimizin bir görevleri var.
O nedir derseniz?
Yaşama hep olumsuz ve karamsar bakarak var olandan ve sorunlardan başkalarını suçlayarak kendi kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar. Tabii ki bu arkadaşlar sosyal medyada da belirli süre sonra kendilerini destekleyen, fikri ve zikri olanlarla birlikte yalnız kalmaya mahkumlar.
Biz yine
Yine biz güzelden, gelecek güneşli günlerden, çocukların Çikolata, Muz ve Bisküvi yemelerinden bahsedelim. Olumlu iyimser düşünmeye ve yazmaya başladığımız zaman yaşantımızda iyimser başlayan birlikte yaşadığımız çevremize faydalarını görmediğimiz kadar katkı sağlar.
İyimser toplumlar, çalışan, üreten, paylaşan, barış ve refah içinde yaşayan toplumlar olur. Gelin biz kendimizde başlayalım. Hepimiz aş, eş, iş ve başımızı sokacağımız bir ev istemiyor muyuz?
Çocuklarımızın güvenlik içinde okullarına gidebilecekleri okulları ve spor salonları neden olmasın. Tabii ki hak edilen paylaşımı becerebilirsek.
Sizler ne dersiniz? Sağlıkla kalın.
Nejat SUCU