Hollanda’da Bir Türlü Değerini Bilemediğimiz ve Fark Edemediğimiz Entelektüel Zenginliğimiz


  • Kayıt: 08.11.2024 07:44:53 Güncelleme: 08.11.2024 07:45:42

Hollanda’da Bir Türlü Değerini Bilemediğimiz ve Fark Edemediğimiz Entelektüel Zenginliğimiz

Nejat Mustafa SUCU

Yasalar, kamuoyu, basın, siyasi kuruluşlar, vakıflar ve lobi grupları Hollanda’nın politik gündemini belirleyen unsurlardır. Adaletli ve etik olmasalar da, genelin kabul ettiği kurallara ve yasalara uymak, toplumsal barışın kalıcı olmasını sağlar. Her ne sebeple olursa olsun, kurallara uymayanlar için de toplumsal yaptırımlar söz konusudur.

Elbette hiçbir toplumda bireylerin, grupların ya da etnik ve inanç topluluklarının o ülkenin yasalarının dışında veya üstünde yaşam hakkı bulması mümkün değildir. Her Avrupa ülkesi gibi Hollanda da ülkede yasal varlığı olan grupların “paralel yönetim” oluşturmasını engelleyecektir. Hiçbir birey veya grup yasalar nezdinde yasaların üstünde değildir.

Duymuyoruz, okumuyoruz ve tartışamıyoruz...

Evet, dikkatimi çeken birden fazla gelişmelere karşı taraf olamıyoruz. Artık toplumu ve geneli ilgilendiren olayları, ister olumlu ister olumsuz olsun, konuşamıyor ve önyargısız tartışma ortamı yaratamıyoruz. Bu durumda bir kenarda kalarak, toplumsal katılımı ve kabulü (meedoen en meetellen) gerçekleştiremiyoruz.

Entelektüel Fakirliğimiz

Toplumsal korkularımız, öz eleştiriden yoksunluğumuz ve evrensel düşünceden uzaklaşmamız bizi entelektüel fakirliğe sürüklüyor. Belirli bireysel korkularımız ve bireysel zenginliklerimizi kaybetme kaygılarımız var. Sahip olmadığımız zenginliklerden korkmak ütopya ve ütopiktir. Anlaşılan, kalıplaşmış ve kutuplaşmış düşünce yapısının kabuğunu kırarak mantıklı ve özgür düşünceye giden yolu henüz bulamadık.

Genel olarak bağımsız ve özgür düşünme belleğimiz, onlarca geleneksel, kültürel, inanç, ataerkil, ideolojik, pragmatik, ütopik, basit ve kalıplaşmış birikimlerin kalıntıları ile doludur.

Düşünceyi temizlemek, yeniden başlatmak kolay olmamaktadır. Sosyo-ekonomik, politik, gelir ve kazanç grupları, istenilen bir birey gibi düşünme ve davranmamızı belirli bir sistemin kalıpları içine sokmaktadır. Kalıplar içine alınan bireyleri yönlendirmek ve yönetmek, özgür düşünenden daha kolaydır.

Mevcut kalıpların dışında özgür düşünce, sistematik düşünme yöntemini öğrenmediğimizde, bizi var olan düşünceden koparıp boşluğa sürükleyebilir. Yeni, sistemli ve dolu bir düşünce kültürüne sahip olmadığımızda, büyük bir kimlik ve kişilik krizine düşebiliriz. Bu nedenle, yeniden düşünmeyi keşfetmek ve zorda olsa öğrenmek gereklidir.

Hollanda’daki zeki ve deha beyinlerin, daha da saygı görecekleri bir ortamda, kendi temel ve orijinal kimlikleri ile daha çok kabul göreceklerine inanıyorum.

Sevgi ve saygılarla, gününüz aydın olsun.