Diaspora’da Yüksek Beklentiler ve Mutsuzluk


  • Kayıt: 28.11.2024 07:40:21 Güncelleme: 28.11.2024 07:40:21

Diaspora’da Yüksek Beklentiler ve Mutsuzluk

Nejat SUCU

Yaşamda en yüksek beklentileri olanlar; yüksek eğitim, kariyer, iyi kazanç, çok mal ve mülk sahibi olma, çocuklarının akademik eğitim yapmaları, geleneksel ve kendi çevresinden evlilik gibi beklentilerle hayatlarını şekillendirirler.

Yüksek beklentiler mutsuz mu ediyor?

Bununla ilgili bir araştırma yapmadım; ancak yaşamdan yüksek beklentileri olan bireylerin hayal kırıklığına uğramaları, beklentilerinin gerçekleşmemesi ve aradıkları ilgiyi görememeleri onları daha da mutsuz edebilir. Tam tersini düşünün; var olanla yetinip, en alt düzeyden başlayarak gurbeti yeni bir vatan kılmak, bu süreçte elde edilen başarılar ve sahip olunan mal varlığı insanımızı mutlu etmeye yetebilir.

İki metre pazen ve basma

Nevşehir çarşısından elbise dikmek için alınan pazen ve basma kumaşlar… Çiftçilikle uğraşan Sucu ailesinde kadınlara yılda iki kez, dört metre pazen ve basma kumaş alınırdı. O anlık mutluluk ve memnuniyeti, kadınlarımızın yüzünden anlamak hiç de zor değildi.

Şeker helvası

Köy düğünlerinde, hanımlar gelinle birlikte Salı günleri Nevşehir Damat İbrahim Paşa Hamamı’na giderlerdi. Hamamda Nevşehir simidi ve Tarsus Okyay şeker helvası ikram edilirdi. O an, o helva hanımlar için çok çok değerliydi. Ulaşılması imkânsız zengin ve lüks bir yaşam ne kadar imrenilecek gibi görünse de, bu durum bir beklenti veya mutsuzluk kaynağı olamazdı.

O dönemde, Nevşehir’de sayısı az olan lokantalara gitmek kimsenin aklına gelmezdi. Kadınlar da böyle bir beklentiye girmezdi. Zaten düğün sahibinin o kadar akrabaya lokanta masrafı ödeyecek maddi gücü yoktu. Olmayan bir zenginliği istemek, o dönem için hoş ve edepli bir davranış olarak da görülmezdi.

Ya şimdi?

Beklentiler arttı, gelir düzeyi yükseldi. Artık tüketim toplumunun bir parçası olduk. Bir kadının yüzlerce elbisesi, çeşit çeşit aksesuarları ve bolca elektrikli ev eşyası var. Eskiden, Nevşehir’e gitmek için birbirinden iskarpin ödünç alan hanımlar, bugün 40 çeşit iskarpine sahip.

Hollanda’da yaşayan göçmenler

Hollanda’da yaşayan göçmenlerin mutlulukları genellikle bireysel olup, sahip oldukları varsıllığa rağmen tam bir tatmin sağlamayabilir. Hollanda’da bazı mevki ve görevlerde yer almak, bu görevlerde kalıcı olmak Türkiye’ye kıyasla daha zordur. Bu nedenle, yüksek eğitim almış ve belirli bir meslek grubuna mensup Türk göçmenlerinin beklentilerinin gerçekleşmediğini ve mutlu olmadıklarını görmekteyiz. Aile eğitimi, bireyin gelecekteki yaşamını büyük ölçüde etkilemektedir.

Belirli bir gruba ait olmak

Hollanda’da aile çevresi ve akrabası olmayan göçmenler, bir gruba ait olma ve bu gruba mensup olarak elde edilen sosyal faaliyetlerden ve hizmetlerden faydalanma duygusunu Türkiye’ye kıyasla daha güçlü hissederler. Ayrıca, kendi kültür ve inançlarının öğrenilmesi, asimilasyon korkusuyla çocuklarını koruma çabası, bir aileye, belirli bir inanca, etnik veya politik bir gruba ait olma gereksinimini artırmaktadır.

Nerede kalmıştık?

“Olduğun ve sahip olduğunla mutlu ve tatminkâr olmak, daha güzeli ve iyisi için çalışmak…”

Söylemesi ve yazması kolay, ancak bunu yaşamak oldukça zor. Yine de bireysel mutluluktan, mutlu, başarılı, barışçıl, huzurlu ve refah dolu toplumlar oluşur. Hepimizin umutları, idealleri, ihtirasları, sınıf kavgaları, heyecanları, hapislikleri ve ölümleri, mutlu ve refah içinde bir Hollanda Türk toplumu yaratmak değil miydi?