Hollanda’da son yıllarda ziyaret ettiğimiz mekanlarda tuvalet kullanımı oldukça doğal bir durum. Bunun yanında, son yıllarda tuvalet kültüründe değişim ve gelişim yaşandığı da bir gerçek. Tuvaletlerin boyutları, lüks detayları, kokusu, müziği, televizyonu, günlük dergiler, gazeteler, takvimler ve hatta yiyecek-içecek seçenekleri ile adeta yeni bir yaşam alanı ve mutluluk merkezi haline geldiğini gözlemliyoruz. Tabii ki işverenler, çalışanlarının uzun süre tuvaletlerde kalmasını istemedikleri için, bu alanları bu şekilde düzenlemeyi tercih etmiyorlar.
Cinsiyet ayrımının olmadığı tuvaletler, “neutraal WC” adıyla dikkat çekiyor.
1984 ve Bir Eğitim Serüveni
1984 yılında, uzun bir çaba ve emeğin ardından akademik bir eğitim yapmaya karar verdik. Kendi yeteneklerimize uygun olduğuna inandığımız ve örnek aldığımız ağabeylerle konuşarak Sociale Academie adı verilen Akademik Meslek Yüksekokulu’nda eğitimimize başladık.
İlk dikkatimi çeken şey, utanma ve tabuların asgari düzeye indirildiği bir sosyal hizmet akademisiydi. Bu durum başlangıçta bana garip gelse de, okulun tuvaletlerinde kadın, erkek, öğretmen ve öğrencilerin ortak kullandığı genel tuvaletler bulunuyordu. Bu tuvaletlerde cinsiyet ayrımı yapılmamıştı (emancipatie). Aynada saçlarını tarayan ve makyajını tazeleyen kadın öğrencileri görmek oldukça sıradandı.
Geçtiğimiz hafta, bir tuvalette gözüme bir atasözü ilişti:
“Het is pas echt crisis als de wijn op is.”
Bu atasözü, Hollanda’nın kriz ve fakirlik anlayışını yansıtıyor. Hollanda’da bira ve şarap tüketimi oldukça fazla. Kriz anlayışı bizden farklı olan bu ülkede, şarap tamamen tükendiğinde ve karaborsaya düştüğünde gerçek bir krizin yaşanacağı belirtiliyor.
Hollanda’daki süpermarket raflarında her bütçeye uygun şarap ve bira bulmak mümkün. O halde, Hollanda’da sosyal, ekonomik ya da ruhsal bir krizden söz etmemize gerek var mı?
Fakirlik ve Yoksulluk Anlayışı
Fakirlik bireysel olsa da, Hollanda nüfusunun %10’unu etkiliyor. Yine de bir çocuğun fakirlik içinde büyümesine gönlüm razı değil.
Hollanda’da fakirlik; çocuğuna okula götürecek sandviç ya da meyve hazırlayamayan, doğum gününde arkadaşlarına ikram sunamayan, çocuğuna tablet veya laptop alamayan ya da okul gezilerine gönderemeyen ailelerin durumu olarak tanımlanıyor.
Fakirlik, bir yaşam biçimi ve kültürün sonucu. Sebep ve nedenler ortadan kaldırılmadan var olan fakirliği çözmek mümkün değil, bu durum son 150 yıldır değişmedi.
Hollanda’nın Fakirlikle Mücadelesi
Hollanda, fakirlikten utanmayan ve bununla mücadele eden bir yönetime sahip. Yeni koalisyon hükümeti, 700 okulda gıda destek programlarını finanse ediyor (Voedselprogramma en voedselbon). Ayrıca, 342 belediye, 12 eyalet, Avrupa Birliği fonları ve özel-tüzel kurumlar bu programlara maddi destek sağlıyor.
Kişi başına düşen yıllık 58 bin Euro milli gelire sahip olan Hollanda bile, devekuşu gibi başını kuma gömmek yerine (Als struisvogel de kop in het zand steken), var olan sorunlarla yüzleşiyor ve çözüm için adımlar atıyor.
Cımbızlı Bir Bakış
Bu durumu, Orhan Veli Kanık’ın şu dizeleri ne güzel özetliyor:
Ne atom bombası,
Ne Londra Konferansı,
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya!
Gelin, bugün biz de bu kültüre ayak uyduralım ve mutlulukla “Umurunda mı dünya?” diyelim. Çünkü belki de bu dünyanın umurunda olan bizleriz.
Mutluluklar gönlünüzce olsun.
Sevgilerimle,