Bugün öğleden sonra başlayan yağmur devam ediyor. İster istemez insanlar yalnız ya da topluca içeride kalmak zorunda. Sıcak ülkelerin insanları gibi dışarıda bolca vakit geçirme olanağınız da pek yok. Belki de Hollanda ve Batı Avrupa’nın zenginliğinin bir sebebi de bu.
“Neden Batı Avrupa’da, özellikle soğuk ve yağışlı ülkeler daha zengin?” diye soracak olursanız, bunun birden fazla sebebi var. İşte bu sebeplerin öne çıkanları:
Aydınlanma Çağı
17. ve 18. yüzyıllarda gelişen Aydınlanma, akılcı düşünceyi öne çıkararak geleneksel ve değişmez kabul edilen varsayımları, ön yargıları ve ideolojileri sorgulayan bir dönemdi. Bu dönem, yeni bilgiye açık olmayı ve ilerlemeyi teşvik etti.
Kapitalizm ve Ferdiyetçilik
Kapitalizm, özel mülkiyetin ve üretim araçlarının bireyler tarafından sahiplenildiği, piyasa ekonomisinin arz ve talep dengesine göre işlediği bir sistemdir. Batı’da ferdiyetçilik, merkeziyetçiliği parçalayan feodalizmin ardından gelişti. Bu bireysel özgürlük anlayışı, kapitalizmin temelini oluşturdu ve ekonomik kalkınmayı hızlandırdı.
Calvinizm ve Çalışkanlık Etkisi
Protestanlık ve Calvinizm, insanları ekonomik faaliyetlere katılmaya, çok çalışmaya ve tutumlu yaşamaya teşvik etti. Bu ahlaki değerler, Batı Avrupa’da zenginlik ve sermaye birikimini kolaylaştırdı.
Hollanda’nın Kolonileri ve Ticari Gücü
Hollanda, 16. yüzyılda kiralanmış şirketler aracılığıyla sömürgeciliğe başladı ve kısa sürede İspanya ve Portekiz’in ardından sömürgelere sahip olan üçüncü Avrupa ülkesi oldu. 17. yüzyılda büyük bir donanmaya sahip olan Hollanda, küresel ticaretin liderlerinden biri haline geldi.
Bilim, Teknoloji ve İnovasyon
Hollanda, yüzölçümü Konya iline yakın olmasına rağmen, ihracatta Avrupa’nın en büyüklerinden biridir. Üstün teknoloji ve katma değeri yüksek ihracat ürünleriyle tanınır. Denizaşırı ticarette de üstün bir başarıya sahip.
Soğuk İklim ve Çalışma Disiplini
Soğuk ve yağışlı hava, insanları daha fazla çalışmaya, araştırmaya ve üretime yönlendiriyor. Doğu Hollanda’nın Protestan yerleşim bölgelerinde daha fazla istihdam ve zenginlik görülmesi de bunun bir göstergesi.
Zenginlik ve Eşitsizlik
Ancak zenginliği paylaşan nüfus oldukça sınırlı. Küresel ölçekte fakir ve zengin arasındaki uçurum giderek artıyor. Zenginlik araçlarını elinde tutanlar, bu konuda çözüm sunmakta samimi değil. Daha fazlasını isteme hırsı, “Benimle mi kazandın, akıllı olsaydın sen de zengin olurdun” gibi bireysel düşüncelerle birleşiyor.
Son Söz
Bugün dünyada zenginlik ve eşitsizlik dengesizliği hâlâ çözüm bekleyen bir mesele. Ancak üretim, bilgi, teknoloji ve ortak değerler üzerinden bir paylaşım modeli geliştirilebilirse, bu uçurumun kapatılması mümkün olabilir.
Hepinize iyi bir hafta sonu dileklerimle.
Nejat Sucu