Hollanda Diasporası’nda Nereden Nereye?


  • Kayıt: 09.12.2024 19:16:57 Güncelleme: 09.12.2024 19:16:57

Hollanda Diasporası’nda Nereden Nereye?

Nejat SUCU

Toplumsal yaşamda, medeni ilişkilerde ve yapılan hizmetlerin bir gün karşılık bulacağına inanırız.

İnsani münasebetlerimizi buna göre düzenler, gelecekte güvenli ve verimli ilişkiler kurmayı amaçlarız. "İnsanı, elma ile armuda benzetemeyiz" (Appels met peren vergelijken). Her insanın, başkasında olmayan güzel özellikleri olduğunu hisseder, görür, duyar ve deneyimleriz. Ancak bazen insan, yaratılışından bu yana, bizleri hayal kırıklığına uğratabilir.

Tabii ki bu hayal kırıklıkları, bireysel beklentilere bağlıdır. O anda "neden, niçin, ne zaman, ne oldu, nasıl olmalıydı?" gibi sorular ortaya çıkar. Çoğu zaman da “Keşke hiç tanımasaydım, keşke bu diaspora yolculuğuna çıkmasaydım” şeklinde pişmanlıklarla dolu bir yaşam sürülür Hollanda diasporasında.

Toplumsal Güveni Yeniden Yaratmak

Toplumun önünde bulunan federasyon, parti, vakıf, dernek, mescit ve camii yöneticileri, toplumun önder ve akil insanlarıdır. Temsil ettikleri Türk toplumuna güven aşılamakla yükümlüdürler. Aksi takdirde, “balığın baştan kokması”misali, toplumsal birliği ve dirliği olmayan bir Türk göçmen topluluğunda güven sağlamak mümkün değildir.

Toplumsal güveni, birliği ve dirliği sağlayamayan Türk toplumunun önde gelenleri, bir gün arkalarına baktıklarında kimsenin kalmadığını görebilir. Geriye kalan kalabalık da “sapı olan, tanesi olmayan buğdaya” benzeyecektir.

Son Platform Dergisi’ndeki Haber Örneği

Hollanda’daki Türk kuruluşlarının, Kur’an ve Türkçe dil kurslarının denetlenmesine tepkisi üzerine bir haberde, toplamda yalnızca 11 temsilci vardı. Bu, Hollanda’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) toplumun genelini temsil edemediği, haklarını savunamadığı ve etkisiz kaldığına işaret ediyor olabilir. Ancak, bu durumun öz eleştirisi yapılmadığı sürece, etkisiz ve yetkisiz bir Türk STK yapısının daha da güçlenmesi kaçınılmazdır.

38 Yıl Önce Utrecht’teki Protesto

1986 yılında Hollanda hükümetinin "Pasjeswet" (kimlik yasası) uygulamasına karşı Utrecht’te yapılan mitingde, sağdan sola ve soldan sağa bütün Türk STK’larının katılımıyla 25 bin kişi yürüyüş düzenlemişti. Bu gösteriden sonra hükümet yasa tasarısını geri çekmek zorunda kalmıştı. Ancak, bugün böyle bir birlikteliği sağlamak mümkün görünmüyor.

Kıskançlık ve Rekabet Güzelliği

Kıskançlık ve rekabet, insanlık tarihinden bu yana içgüdüsel ve duygusal bir gerçektir. Rekabet, daha iyisini ortaya koyma çabasıyla, hizmet ve ürünlerin değerini artırır. Ancak, bu yazdıklarım, bireyin içinde yaşadığı toplum, rejim, sistem ve sunulan olanaklara bağlıdır. Yaratıcı düşünce ve yenilikçi üretim, bireysel yetenekler kadar eğitim ve aile bağlarına da bağlıdır.

Sosyal Medya ve Yalnızlaşma

Sosyal medya çağında, bilgiye ulaşmak eskisinden çok daha kolaydır. Ancak, bu bilgi bolluğu insanları birbirinden uzaklaştırmış, yalnızlığı artırmıştır. Bireysel yaşam, giderek daha çok tercih edilen bir hale gelmiştir. Örneğin, eski bir başkonsolosun İzmir’deki evinde 15 gün sonra ölü bulunması ya da Hollandalı bir kadının ölümünün 10 yıl sonra fark edilmesi bu durumun örneklerindendir.

Sonuç olarak, birbirimize benzemediğimiz için şükredebiliriz. Herkes aynı olsaydı, yaşam ne kadar monoton ve çekilmez olurdu, değil mi?

Saygılarımla, hoşça kalın.