Büyüklerimiz hep anlatırdı: “Felemenkçe bilmezdik, şef gelip ‘Overwerken’ derdi, biz de ‘Ja’ derdik.” Daha fazla mesai yapmanın ne anlama geldiğini bile bilmeden çalışırdık. O dönemlerde fabrikada saatlerce, hatta günlerce çalışmak mümkündü. Sadece pansiyonlara, örneğin Kassa Cortina’ya, yemek yemek ve uyumak için giderdik. Çalışanların yemekleri hazırlanır, trommel denilen kaplarda yanlarına verilirdi.
Çalışmak İçin Geldik, Yaşlanıp Kaldık
Hollanda’ya çalışmak için gelmiştik. Planımız birkaç yıl çalışıp, kazandığımız parayla Türkiye’ye dönmekti. Ev yaptıracak, çocuklarımızı okutacak, evlendirecek ve tekrar memlekete dönecektik. En fazla 5 yıl burada kalmayı düşünüyorduk. Ancak işler planladığımız gibi olmadı. Bugün 60 yıl sonra hâlâ buradayız; burada yaşlanıyor, hasta oluyor ve ölüyoruz. Geri dönme hayalini çoktan unuttuk. Çocuklarımız, torunlarımız ve Hollandalı komşularımızla burada yeni bir hayat kurduk.
Hollanda artık “gurbet” değil, bizim yeni vatanımız oldu. Yabancısı olduğumuz bu ülke, geçmişte bize cazip görünmüş olabilir; ancak bugün burayı, İstanbul’a bile daha yakın hissediyoruz.
Tarih Tekerrürden Mi İbaret?
Hollanda ekonomisi, son 4 yılda beklenenden hızlı büyüyerek %4,5 oranında gelişti. Ancak sağlık, bakım, inşaat ve teknoloji gibi sektörlerde çalışacak kalifiye eleman bulunamıyor. Geçen hafta bir Faslı genç, sağlık sektöründe bir haftada 80 saat çalıştığını anlatıyordu. Babalarının hayal edemediği kazançları, bugünün gençleri meslek erbabı olarak elde ediyor. İşverenler, çalışan getirenlere bonus bile ödüyor. Tıpkı 45 yıl önce Almelo’daki tekstil fabrikalarının, işçi getirene bağlılık primi (loyaliteit bonus) olarak f100 ödediği günler gibi.
Göçmenlerin Payı
Bugün göçmenlerin gelir seviyelerinde artış görülüyor. Çalışanlara artık renklerine, kökenlerine veya inançlarına bakılmıyor. Ancak sosyal ilişkiler ve iş ağı bakımından hâlâ Hollandalıların seviyesine ulaşmakta zorlanıyoruz.
Kapitalizmin arz ve talep mekanizması, göçmenlerin emeğinin karşılığını almasını sağlıyor. 60 yıl önce olduğu gibi, bugün de aynı mücadeleyi veriyoruz. Hollanda’daki yaşamımızın temel amacı, kaliteli bir hayat için çabalamaktır.
Mercedes’ler ve Kıskançlık
Göçmenlerin iyi bir araba alması, Hollandalılar arasında kıskançlık yaratabiliyor. Ancak bu, çok çalışmanın ve hak edilen bir yaşam kalitesine ulaşmanın sonucudur.
Sonuç olarak, Hollanda’daki mücadelemiz devam ediyor. Burada daha iyi bir katılım ve zengin pastadan hak ettiğimiz payı almak için çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü bu, Hollanda’da var olma mücadelemizin temelidir.
Saygılar ve sevgilerle,