Çoğu zaman, hiçbir sorunu kendine dert edinmeyen, istediği yerde dolaşıp dilediği işi yapan kişinin yaşamı, bayram özgürlüğü ve yaşam sevinci içinde geçer.
Aslında bu tip insanlara hem özeniriz hem de onların yaşamlarını çok görürüz. Bazen bu duyguların kıskançlıktan mı, özlemden mi, yoksa yapamadıklarımızdan ve hayatı gereğinden fazla ciddiye almamızdan mı kaynaklandığını bilemeyiz.
Olumlu İnsan ve Çevrenin Etkisi
Olumlu insan, bireyin gelişimini, kişiliğini ve karakterini etkileyen çevre, eğitim ve doğuştan sahip olduğu genlerle şekillenir. Ancak yaşanılan mekân, mahalle, şehir ve ülke de mutluluk, huzur ve güven duygusu içinde yaşayan bir toplumun parçası olabilmek için büyük önem taşır.
Yaşamın Dengesi
Tabii ki her günümüzün bayram olmadığının farkındayız. Kendimizi ne kadar mutlu hissetsek de çoğu zaman çevremizdekiler buna izin vermez. Toplumun ve çevremizin, kendilerine benzemeyen insanları dışlayan, uzak tutan ve ciddiye almayan yaptırımları vardır. Değişimden yana olan bireylerin, toplum tarafından kalıcı, tutucu ve itaatkâr bireyler hâline getirilmesi istenir. Bu durumu muhafazakârlık, köktencilik ya da en genel anlamıyla kültür emperyalizmi ve küresel kapitalizmin bir sonucu olarak değerlendirebiliriz.
Ne Kadar Olumlu Yaşayabiliyoruz?
Evet, son yıllarda postmodern yaşam ve medya araçları, olumsuzlukları dakika dakika ve saat başı insanların belleğine kazıyarak adeta zihinlerimizi ele geçiriyor. Bu da bizleri karamsarlığa sürüklüyor. Basında sıkça söylenen “İyi haber, haber değildir” (Goed nieuws is geen nieuws) sözü de bunu kanıtlar nitelikte. Çünkü basın, genellikle olumsuz haberlerin daha fazla ilgi çektiğini ve okuyucuyu etkilediğini düşündüğü için sürekli bu tür içerikler üretir. Bizler de televizyon ve internet aracılığıyla bu olumsuzlukları anlık olarak takip edebiliyoruz.
Çözüm Ne Olabilir?
Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle kendimizden başlayarak, yaşamın ciddiyetine rağmen iyi ve olumlu düşünme sanatını geliştirmeliyiz. İnadına olumlu düşünerek etrafımıza pozitif enerji yaymalıyız. Bunun yanında olumlu düşünen, iyi tavsiyeler veren ve hayatı pozitif yönleriyle değerlendiren insanlarla çevremizi oluşturmalıyız. Ayrıca mümkün olduğunca daha az televizyon izlemek ve internetin pasif bir takipçisi olmaktan kaçınmak da önemlidir.
Farkında olmadan sergilediğimiz olumlu ve motive edici tutumlarımız, çevremizdeki insanların da iyimserliğini artıracaktır. Bir süre sonra ise kendi mutluluğumuzun başkaları üzerinde de olumlu bir etki yarattığını fark ederek, hep birlikte mutlu ve huzurlu bir topluma giden yolun büyük bir kısmını kat ettiğimizi göreceğiz..
Mutlu ve sevimli günler dileğiyle.