Tabii ki eskiden, Türkiye’den gelen ilk nesil emekçilerin bir değeri vardı. O yıllarda 150 bin Arbeidsbureaus’a kayıtlı işsiz vardı. Çalışmak istemeyen Hollandalıların yerine Türkiye’den Hollanda’ya gelmişlerdi. Geldikten sonraki ilk hafta öğrendikleri ilk Hollandaca kelime "Hallo", ikinci kelime ise "mesai" (Overwerk) olmuştu. Hollandalı hemşehrilerinin yapmak istemedikleri ağır ve zor şartlardaki işlerde çalışıyorlardı. Tabii ki Türk emekçilerinin kıymeti vardı. Onlar daha az kazanıyor ve daha çok ürün veriyorlardı. Elbette artı değerleri ve kıymetleri vardı.
Raşit, Ulukışla’dan Hollanda’ya 1970’te yerleşen bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Hollanda’da doğmuş, orta dereceli bir eğitim almış ve sakin bir gençliğin ardından Orta Dereceli Makine Tekniği Eğitimi (MTS/Nivo 4) yapmıştı.
İlk olarak özel bir iş bürosu aracılığıyla Hollanda’nın en gözde makine fabrikalarından biri olan Stork/Siemens’e girmiş, bir süre sonra ise iş sözleşmesini süresiz (Vaste contract) hale getirmişti.
Hollanda’nın Hengelo şehrinde, gemi ve baraj türbinleri üreten bir fabrikada CNC Torna ve Tesviyeci olarak çalışıyordu. Aynı zamanda kalifiye bir elemandı (voorman). Bir yandan iyi kazandığını düşünüyordu.
Hollanda’da genellikle çalışanlar maaşlarını birbirleriyle paylaşma alışkanlığına sahip değildir. Her ne kadar kazançlar Toplu İş Sözleşmeleri (CAO) ile belirlense de, eğitim, yaş, hizmet yılı ve işe başlama gibi faktörler, işveren ve işçi arasında yapılan iş akitlerinde belirleyici rol oynar.
Gerçek Ortaya Çıkıyor
Geçen haftaya kadar kıymetli olduğunu düşünüyordu. Ancak bir gün iş yerinde, yanında ve altında çalışan Hollandalı bir iş arkadaşının maaş belgesini (Loonspecificatie) masada unutmuş olduğunu fark etti. Gözlerine inanamadı, belgede gördüklerini defalarca kontrol etti. İş arkadaşı Hans, kendisinden tam 1.110 euro daha fazla maaş alıyordu.
Bu olamazdı! İş piyasasında yaşanan ayrımcılık ve ötekileştirme, artık maaşlara ve ücretlere de yansımıştı. Babası Hasan haklıydı. Babasının dediği gibi, göçmen işçilerin hakları ellerinden alınıyor ve kıymetleri bilinmiyordu.
Ertesi gün huzursuz ve stres içinde işe başladı. İlk olarak, çalıştığı sektördeki (Metaal – Elektro) Toplu İş Sözleşmesi’ni (CAO Metaal/Elektro) inceledi. Gerçekten de işveren, mesleğine, eğitimine ve ürettiği yüksek değerli türbinlere rağmen ona en az aylık 2.000 euro daha az ödeme yapıyordu.
Hollanda’da yapılan tüm toplu sözleşmeler ve bireysel iş akitleri (CAO en arbeidsovereenkomsten), işçi-işveren ilişkisini düzenleyen 30’dan fazla yasaya uygun olmak zorundaydı. Genel olarak kazançların asgari ücretin altında olmaması (WML – asgari saat ücreti 14,06 euro) gerekiyordu.
Bir yandan öfkesi artarken, diğer yandan iş ilişkilerinin bozulmasından (verstoorde arbeidsverhouding) ve işsiz kalmaktan korkuyordu. Ertesi gün, sessiz bir protesto eder gibi kimseyle konuşmadı. Hollandalı iş arkadaşlarına ve şeflerine mesafeli ve küskün davrandı.
Adalet Yerini Buluyor
Güvendiği insan kaynakları sorumlusu Lars’a durumu açtı. Lars, aynı gün insan kaynakları ile bir toplantı ayarladı.
Toplantıya giderken kalbi hızla çarpıyordu, ağzı kurumuştu. Ancak korktuğu gibi olmadı. İnsan kaynakları yetkilisi (Personeelsfunctionaris), kendisine verdiği hizmet ve bağlılık (loyaliteit) için teşekkür etti. Yapılan yanlışın farkına varıldığını ve düzeltilmesi için gerekli hesaplamaların yapıldığını belirtti.
Gerçekten de, kazancında olması gereken fark hesaplanmış ve 23.000 euro tutarındaki eksik ödeme banka hesabına yatırılmıştı. Ayrıca, kendisine 3 yıl boyunca kullanılmak üzere elektrikli bir bisiklet (E-Bike) ve evden işe gidip gelmesi için elektrikli bir araba tahsis edildi.
Yapılan ayrımcılığın yanlış olduğu kabul edilirken, firma kendisine istediği akademik eğitimin masraflarını karşılayacağını da bildirdi. Bunun yanı sıra, eşine ve iki çocuğuna bir sefere mahsus net 3.000 euro’luk tatil ve bayram hediyesi verileceği açıklandı.
Ayrıca, "Vakantiegeld" adı verilen ve yıllık kazancın %8’i oranında olan tatil parası Mayıs ayında ödenecek, şirketin yıllık kazancının %10’unun çalışanlara dağıtıldığı "Winstaandeel" ödemesi de her yıl Aralık ayında yapılacaktı.
Son Düşünceler
"Hâlâ kıymetimiz var… Tabii ki artı değerimiz varsa!"
Huzur, güven ve mutluluk içinde evine dönerken, içinden şu sözleri geçirdi:
"Eskisi gibi kıymetimiz varmış..."
Ancak bir yandan da buruk bir bayram geçireceğini düşündü. Ailesinden uzakta olmanın hüznü, aldığı güzel haberlerle biraz hafiflemişti. Hollanda’da yaşamanın ve çalışmanın şans olduğunu düşündü ama aynı zamanda, adaletin ancak talep edilerek kazanılabildiğini de fark etti.
Hollanda’nın hak ve hukuk sisteminin evrensel olduğunu düşündü. Ancak suyun başında olanların, haklarını bilen ve savunanlar olduğunu anlamıştı.
Ve kendi kendine sordu:
"Güzel olanı daha da güzel yazabilmek beni de mutlu ediyor. Hikâyemiz, var olanla umutlarımızın ve hayallerimizin ortak karışımı bir dünya gerçeği mi?"
Nice bayramlara ulaşmak dileğiyle…
Nejat Sucu