Hollanda – Türk toplumu olarak katettiğimiz yol ne kadar?
Geçmiş yıllarda sık sık özeleştiri yaparak, geçmişteki hatalarımızı ve gerçekleşmeyen hedeflerimizi yazmaya çalıştım. Dilim döndüğünce, elimden geldiğince anlatmaya gayret ettim.
Var olan sorunlarımızın çözülebileceğini, umutlarımızın binde bir bile olsa hiç sönmemesi gerektiğini her zaman vurguladım. Daha iyi bir toplumsal katılımla, Hollanda’nın zenginlik pastasından pay alabileceğimizi savundum.
Kapitalizmin sunduğu imkânlarda ben iyi bir kapitalist olamadım.
Kendimi hiçbir zaman güçlü bir kapitalist olarak görmedim, yaşamadım da. Zaten varsıl bir hayat hedefim hiç olmadı. Benim tek amacım; emeğimle, alın terimle kimseye muhtaç olmadan, huzurlu ve kaliteli bir yaşam sürmekti.
Hollanda’da Yaşam: Kendi Seçimimiz mi?
Evet, siyasi veya dünya görüşümüz ne olursa olsun, Avrupa’da yaşamayı seçmek; bilerek ya da bilmeyerek liberal, sosyal ve kapitalist bir sistemi tercih etmek anlamına geliyor.
Temelde yatan özel mülkiyet, iş, aş, konut ve yeterli beslenme imkânı sunan bu sistemi hepimiz benimsedik.
Gelecek nesillerimizin eğitimi ve pahalı da olsa kaliteli sağlık sisteminden yararlanabilmek için Hollanda’da yaşamayı tercih ettik.
Ekmeğimize bulaşan saf tereyağı ve Hollanda kaşar peyniri bize yetti de arttı.
Emeğimizin gücüyle, sosyal ilişkilerimizle ve topluma aidiyet duygusuyla geçen 60 yılda Hollanda’da bir yer edindik. Katılımımızı kendi kapasitemiz doğrultusunda sürdürmeye devam ediyoruz.
Kollektif Yaşamdan Bireysel Başarıya Giden Yol
Hollanda toplumu, ikinci, üçüncü ve dördüncü nesillerimizi uyumlu, üretken bireyler olarak şekillendirmeyi başardı.
Suyun başındaki efendiler, milyonlarca göçmene iş, istihdam ve gelecek güvencesi sunarken, aynı zamanda kendi toplumlarının da refahını güçlendirdiler.
Bugün yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde Hollanda yönetimleri, göçmenlerin uyum ve entegrasyon çabalarının meyvelerini toplamaktadır.
Milli Gelirden Aldığımız Pay Artıyor
Her ne kadar Türk toplumu olarak Hollandalılar kadar milli gelirden pay alamıyor olsak da, eğitimli Türk-Hollandalılar bu farkı hızla kapatıyor.
Eğitim, bilgi ve teknoloji alanındaki katkımız her yıl büyüyor. Kısa kesintiler yaşansa da gelişme süreci devam ediyor.
Ancak geleceğimizin güvencesi için bize yakın, toplumcu bir koalisyon hükümetine ihtiyaç var.
Sol – Sosyal Demokrat ve Sosyal – Liberal bir Hollanda yönetimi, toplumumuzun geleceği için elzemdir.
29 Ekim 2025’te yapılacak erken genel seçimlerde vereceğimiz oylar, geleceğimizin güvencesini belirleyecek.
De vervroegde verkiezingen van Tweede Kamer op 29 oktober 2025. Wij bepalen met onze stemmen onze toekomstzekerheid.
(29 Ekim’de vereceğimiz oylarla geleceğimizin güvenliğini belirleyeceğiz.)
Ben Yine Kapitalist Olamıyorum…
Evet, ben hâlâ farklı bir yolda yürümeyi seçiyorum.
Yine yalnız, yine sade ama bu kez toplumsal bir amaç için:
Bir “Anadolu Entegrasyon Merkezi” kurmak ve birlikte duyarlı, insana dokunan sosyal projeleri hayata geçirmek.
Başkalarının yapmadıklarını yapabilmek, farklı olabilmek, Hollanda – Türk toplumuna yeni değerler kazandırabilmek en güzeli.
Sevgi ve saygılarımla,
