Burhan Ersan ile ebru üzerine söyleşi


  • Kayıt: 17.01.2015 23:57:00 Güncelleme: 17.01.2015 23:57:00

“Ebru tarihine ve felsefesine yeni yorum ve bilgi katmak sanatçıların önünde bir görev olarak durmaktadır”

 

Beş bölümde yayınlanacak olan bu söyleşimizi günümüzün ressam-ebru sanatçılarından biri olan Burhn Ersan’a ayırdık.

 

Burhan Hocam, ebru serüveniniz nasıl başladı?

 

90’lı yılların hemen başlarında yaşadığım Bodrum köylerinden birinde, tamamen maddi sorunların çözümü amacıyla, birkaç yerde gördüğüm ebru örneklerinden esinlenerek ebru araştırmalarıma başladım. O dönemde sanatla ilişkimin temelini şiir oluşturmaktaydı. Bulunduğum yer ve zaman itibariyle herhangi bir biçimde geleneksel ebruya ulaşma olanağım yoktu. Bu da beni geçmişten kalan bilgi kırıntılarıyla kendi kendime araştırmaya yöneltti. Ebruyu cama uygulamak ilk amacımdı, uzun uğraşlar sonunda bu konuda gelişmeler kaydettim ve en sonunda konuyu çözdüm. Bu süreç, boya çeşitliliğimin artması ve kendi tekniğimin gelişiminde çok önemli bir rol oynadı. Bu yoğun çalışma döneminin ardından, halk sanatlarının ve geleneğin temelinde şiir kaynaklı bir görsel dili oluşturmak için araştırma ve denemelere yöneldim. Bu dönemin sonunda, ebrunun bir teknik olmaktan öte, içinde görsel bir dil bulunan, toplumsal bir görme biçimi olduğunu göstermek amacıyla, geleneksel bakışın mantığını tümden değiştiren bir yaklaşım ve uygulama olarak, camın iç yüzeyine ebru uyguladım.

 

 

Camın ya da herhangi bir objenin alışılmışın aksine dışına değil de, iç yüzeyine ebru uygulamasının, asıl amacı; ebrunun alışılmış kalıplar dışında, insanlar üzerindeki etkisinin görsel olduğunu, temelinin suyun boyalarla girdiği ilişkinin, renkler üzerindeki etkisinin, tamamiyle görsel olduğunu ve farklı bir algı oluşturduğunu göstermekti. Buradan geleneğin bir teknik değil, birikmiş ve toplumsallaşmış bir görme, bir algı olduğunu ve bu algının her zaman yenilenerek, dönüştürülebileceğini farkettim. Camın iç yüzeyine ebru uyguladıktan sonra, cam uygulamalarını çok azaltıp, tuval çalışmalarına yöneldim. Bu arada 2000 yılında ilk sergimi açtım. Bundan sonra art arda sergi teklifleri aldım. Yoğun bir sergi dönemi yaşadım, kendimi bu tekniği insanlara öğretmeye yetecek kadar geliştirdiğime kanaat getirdim. Geleneksel ebru tekniklerini su insan ilişkisi temelinde ve insanın soyutla ilişkisini geliştirecek biçimlerde ele alarak eğitim çalışmalarıma başladım. Halen bir yandan bu çalışmalarıma özelikle, büyük ebatlı tuvaller üzerinde, doğu kaynaklı (kadim) soyut resimler olarak ve özelikle yurtdışından gelen öğrencilerle kurslar biçiminde sürdürmekteyim.

 

 

Günümüzde ebruyu tarihsel ve tekniksel açıdan anlatan kaynaklardan ayrı olarak, sizin bildiğiniz veya eklemek istediğiniz birşeyler var mı?

 

Günümüzde Ebru ve tarihçesi ile bilgiler,büyük ölçüde Uğur Derman’ın yazdığı kitaptan türemiştir. Elbette bunun nedeni ebru üzerine yazılı bilgilerin son derece sınırlı olmasıdır. (Gerçi kendi tarihimiz için de aynı sıkıntı söz konusudur.) Bu noktada ebru sanatçılarına yoğun bir görev düşmektedir. Sanatçılar, sanatları konusunda bir bilinç oluşturarak, gerek bu tarihe, gerekse çalışmalarına verdikleri felsefi perspektifle katkı yapabilirler. Batı odaklı sanat tarihinin yüklediği önyargılardan kurtulmak ve doğulu sanatların teorisine bugünden bakabilmek için önemli bir mihenk taşı oluşturabilirler. Ancak sanatı bugün geldiği yerden dışlamak, dışlamaya çalışmak da mümkün değildir. Batının sanata katkıları üzerine düşünmemek, tümden dışlamak içi boş bir yaklaşımdır. Bu açıdan Rus Türkolog Radlof’un çalışmaları çok önemlidir. Petersburg'da Ermitaş müzesinde daha yeni yeni sergilenmeye başlayan Tuva kazısında bulunan eski Türk eserleri içerisinde, keçe üzerine Ebru örneklerine rastlanmıştır. Tarihlenebilen bu örnekler M.Ö 500 yıllarına kadar geri gidebilmektedir. (Arkitekt Dergisi Haziran 1998/ A. Erdoğan Vata) Bu da, bugün bile Tuva Özerk Şaman Cumhuriyeti olarak bilinen bölgeden yola çıkarak söylersek, Ebru’nun şaman bir geleneğe dayanma ihtimali çok yüksek olduğunu gösterir. Şaman sanatı hakkında çok şey söylenebilir, ancak konuyu dağıtmamak için bunu başka bir zamana bırakalım. Sonuç olarak ebru tarihine ve felsefesine yeni yorum ve bilgi katmak sanatçıların önünde bir görev olarak durmaktadır.

 

 

Okan Akin