ROTTERDAM FİLM FESİVALİNİN `NETFLIX` MANTIĞI MI, YERLİ DİZİ Mİ?


  • Kayıt: 30.01.2022 00:59:43 Güncelleme: 30.01.2022 10:42:23

ROTTERDAM FİLM FESİVALİNİN `NETFLIX` MANTIĞI MI, YERLİ DİZİ Mİ?

Ali Develioğlu

Çarşamba günü başlayan Uluslararası Rotterdam Film Festivali`ne zaman harcamaya hiç gerek yok! NETFLIX mantığı Avrupa`nın tüm film festivallerine 30 yıldır egemen oldu ama galiba aralarından en kötüsü bu.

Dünyada yüzmilyonları, yoksullaştırılmış halkları ilgilendiren yüzlerce konu dokunulmadan dururken, yapımcılarının bireysel ruhsal dünyasının zavallılığını aşamayan , ayni kalıptan çıkmış kadar birbirinin benzeri bir avuç berbat film müsveddesi! ABD`nin ürünü olan çelişki bölgelerinde, Washington dış politikası neleri gerektiriyorsa, bunlara Amerikan çıkarları doğrultusunda odaklaşan küreselci propaganda filmleri!

Bu bakımdan Rotterdam Film Festivali`nin de bu yıl , ülkemizin de bulunduğu bölgeye, yani Avrasya`ya ilgi göstermesine şaşmamak gerek. Bu ilginin asıl nedeni sanatsal değil: politik!

Festivalin açılış filmi Along the Way ( Yol Boyunca) adlı ve ödüllü bir Hollandalı yönetmene ait bir filmdi. Geçen yıl ABD 20 yıldır işgal ve eziyet altında tuttuğu Afganistan`dan çekilmek zorunda kalınca oradan Avrupa`ya yönlendirilen mülteci akını medyanın gündemine oturmuştu. Kaçanların çoğu işgalci güçlerin adamları ya da yakınlarıydı. `Yol Boyunca` filmi de multeci iki kız kardeşi konu alıyor. Türkiye – İran sınırında yaşadıkları sorunlardan sonra Midilli adasına ulaşıyorlar.

20 yıl Afganistan`da Amerikan ordusunun yaptığı işkenceleri farketmemiş olan yönetmen, Amerika çekilince kaçan Afgan mültecilerin ``acısına` ise nedense hiç duyarsız kalmamış.

Festival kişisel dertleriyle uğraşan bireyci gerilim meraklısı bir Amerikalı yönetmenin filmleriyle doldurulmuş! Zaten bu gibi festivallerin bir görevi de bu gibi tiplerden `tanınmış muhteşem yönetmen` ler yaratmak. Birkaç İspanyol ve Portekiz filmi dışında festivalde zaten yine doğru dürüşt film yok. Aferin İspanya ve Portekiz`e! Türkiye`den bu defa film yok! Acaba FETÖ ya da PKK sempatizanları geçen yıl film çeviremediler mi, anlayamadım! Çünkü o gibi `Türk` filmlerini cımbızla arıyor bu gibi festivaller, getirip ödül vermek için!

Türk sinemasında ve özellikle de yerli dizi film dünyasında ise son yıllarda, zengin erkek – yoksul kız geleneği hızla devam ediyor. Bizim nesillerimize Orta Çağ dönemlerinden miras kalma `Pamuk Prenses ve yedi Cüceler` veya `Kül kedisi Sindirella` masallarını , ya da `Leyla ile Mecnun` veya `Ferhat ile Şirin` masallarını hatırlayınız. Bunların da konusu zengin prensler – yoksul kızlar ya da yoksul kızın aşık olduğu yoksul gençle evlenmesini engelleyen `zengin prens ya da zengin toprak ağaları ` idi! Bu masal geleneği modern teknolojiyle halen devam ediyor!

Şimdi de öyle! Yeni TV dizilerimizde zengin erkek ya merhametli bir aşık, beyaz atlı prens, ya da kızın aşkını engelleyen bozguncu rolünü oynuyor. Aslında çoğu yalan bir dünyayı, toz pembe gerçek dışı ilişkilerle insanları oyalama görevini üstlenmiş olsalar da, bu dizilerde her ölumsuzluğa rağmen yine de bir SICAKLIK, DOSTLUK, HOŞGÖRÜ var, insanlığın bu yönde artan ihtiyacına hitap ediyorlar. Ben bu nedenle bu yerli dizilerimizi, sanatsal olmasa da, yine de seviyor ve Rotterdam Film Festivali`nin egoist, emperyal acenda ürünlerine tercih ediyorum.

Inanmıyorsanız NETFLIX`e bakınız: Orada bol bol Amerikan Survivalism`i denilen soğukluğu, robot davranışlarını ve insan düşmanlığını ( Survivalism=kendi çıkarı için başkasına işkence bile etmek mübahtır zihniyeti) göreceksiniz.

NETFLIX insan düşmanlığını besleme aracıdır. Pazarlama aracı olarak araya bir kaç olumlu film karıştırdıkları da oluyor. ABD, NETFLIX aracılığyla yeni nesilleri dünya savaşına ve saldırganlığa uygun bir ruh haline hazırlamayı amaçlıyor. Yani bizleri, içlerinde 60`lı, 70`li yılların kaliteli sinemasını, bir `Il Postino`sunu, bulamasak bile, yerli dizilerimizdeki sıcaklık ve dostluğa razı olmak zorunda bıraktılar. Olsun, bundan da memnunum