Yine de Harikulade ve Saygılı Hollanda Türk Kadın Hareketi!..


  • Kayıt: 06.12.2022 08:56:31 Güncelleme: 06.12.2022 08:59:38

Yine de Harikulade ve Saygılı Hollanda Türk Kadın Hareketi!..

Nejat SUCU

60 yıl geçmişe bir bakış ve geleceğin yeni yol haritası. Hollanda‘da, sorunsuz göçmen Türk kadın örgütlenmesi mi, yoksa “yeni her koyun kendi bacağından asılır politikaları“

Evet Hollanda, bir zamanlar kadınlara, göçmen Türk kadınlarının geri kalmışlığı ile mücadelede Avrupa Birliği ülkelerin de parmakla gösterilecek bir ülke idi. Kadın örgütlenmelerine, kadının eşit haklar ve geleceklerini, ekonomik bağımsızlıklarını kurma mücadelesinde belediyeler, Bölge eyaletleri, Hollanda hükümeti ve Avrupa Birliği gereken finans desteğini gerektiğinden fazlasıyla sağlıyorlardı.

Kadınlara yönelik iş, istihdam ve kadının kendi özgür geleceğini kurmada, ayakların üstüne sağlam basarak çocuklarını geleceğe hazırlamada önemli gerekli olan bilinç ve donanımı sağlamaya çalışıyorlardı.

Hafta sonralarında Türk Kadınlarının Sivil Toplum Örgütleri, eğitim, bilgilenme, bilinçlenme ve bağımsız olabilmede gereken hafta sonları kurslarına katılarak Türk kadın örgütlenmesinin güçlenmesini sağlıyorlardı

Bu arada politik partiler, feminist gruplar, Sosyal hizmetler ve halk refah kurumları da her türlü insan kaynaklarını sağlayarak destek gereken uzmanlık ve kadro desteğini sağlıyorlardı.

Zaman içerisinde…

Duraklayan, gelişmeyen ve kendini zamanın şartlarına uyarlamayan örgütlü kadın hareketi geri kalmakta ve kalmış anlamına gelir.

2000 yılından itibaren, sanki var olan politikalar ve finans destekleri yavaş yavaş belediyeler, Bölge eyaletleri ve fonlardan tarafından bitirilerek Kadın örgütlenmelerinin çalışamaz bir duruma gelmesini sağladılar.

Artık Türk göçmen kadının da bazen içinde olmadığı, var olan sorunlara yönelik faaliyetler ve projeler destek görür oldu. Genelde Türkleri çokta ilgilendirmeyen Kadın sünneti ve kadın ticareti gibi kadının toplumsal sorunlarına yönelik projeler destek bulur oldu.

Bunun yanında var olan diğer faktörler ise;

-Kadın örgütlenmeleri, bağımsız var olan sorunları analize edecek, proje üretecek ve uygulayacak bir konuma gelemediler,

--Kadın örgütlenmesinde erkek egemenliğinin ve hegemonyasınım var olan sivil toplum örgütlerinde kırılmadığını ve belirleyici olan yine erkeklerin kadınların özel gereksinimlerine cevap verecek politikalar üretmediklerini gözledik.

--Kadının kendi var olan sorunlarının iyi tanıyamadığı ve analizden uzak, Hollanda’ya göçün ilk 20 yılındaki faaliyetlerden vazgeçilemediğini gözledik.

--Eğitimli ve bilgi beceri sahibi bayanlar, gerek ilgi ve toplumsal değer bulma eksikliği, gerekse Hollanda ‘da kaliteli bir yaşam için kendi iş, istihdam ve gelir kaynağı sağlayacak çalışmaları seçtikleri.

Hollanda da 60 yıldan sonra kalıcı Türk toplumunun ve kadının kalıcı yaşamında, Hollandalılara benzeyerek “Ben ve bencillik “kültürünün değer bulduğu ikinci ve üçüncü nesil bir toplum yetişti. Bu toplumsal değişişim ve yeni bir Hollanda toplumuna giden yolda “Her koyun kendi bacağından asılır" politikalarını benimseyerek kendi egolarını mutlu etme yolunu seçmiş bulunmaları.

Hiç mi sorunu yok kadınlarımızın?

Aşağıdaki sorunların olduğunu hepimiz bilmekteyiz;

--Hollanda’da yaşayan ve aile birliği ve birleşimi ile Hollanda yerleşen bayanların ikamet izinlerinde bağımlılık,

--Eğitim düzeyi Hollandalı emsallerine göre düşük ve oran olarak bir eğitimi diplomasız terk eden bayanların oranı Hollandalı emsallerine göre iki kat daha fazladır.

--İş, istihdam, kazanç ve milli gelirde Hollandalı emsallerine göre Türk

Bayanların gelir ve kazançları çok geride seyretmekte,

--20 yıldır, topraktan mantar gibi türeyen Sağlık hizmet kurumları, kadına yaşam mücadelesi yerine, sorunlu ve rehberliğe gerekli kılan, bir bağımlı bir kadın grubunun oluşumu sağladı. Göçmen Türk kadınını geleceğe hazırlayamaz bir konuma getirdi.

--Politik ve inanç temelinde kadınlar kutuplaşarak birlikte hareket etme ve birbirleriyle çalışma imkanlarını yok ettiler.

--Her şehirde onlarca “Bal vermeyen Arı gibi “ onlarca kadın vakıfları ve Çalışma gruplarının başkanları var ama, üretilen ve sonuç alınan bir çalışma yok ortada.

--Aile içi şiddet, dünya politikaları, kadının erkek hegemonyası tarafından bir savaş malzemesi gibi kullanılması, Hollanda aile için şiddet, Hollanda’da kendi yaşadığı ülkeye karşı kin ve nefret ve nasıl bir Müslüman kadın olarak Hollanda’da yaşam gibi onlarca sorunlarla birlikte yaşamak zorunda kalan Türk ve Müslüman kadın.

--Bunun yanında inanç sömürüsü, inanç temelinde terör bağlantılı gençlik ve mutsuz ve umutsuz bir kadın hareketi,

--Kadına destek vermek ve örgütlü bir kadın harekatı dünden daha da çok gerekli. Tabii siyasi, ideolojik, inanç ve belirli ideolojik siyasi akımlarım güdümünde olmamak şartıyla.

Gelecekte kadın 

Gelecekte, Korona ile zorlaşan toplumsal yaşamda kadının daha da mücadeleci bir ruhla var olan olanakları iyi bir şekilde kullanması gereklidir. Gelecekte Hollanda toplumunda daha kaliteli bir yaşam ve eşit haklara sahip proje üreten Türk kadın örgütleri, Hollanda toplumun katılım ve uyum için gerekli desteği zengin bir Hollanda’da ve Avrupa’da bulacaktır.

“ Kadının kendi ayakları üzerine basarak, toplumsal aydınlanma ve Hollanda toplumuna katılımıyla ancak gerçekleşir, Türk toplumunun Hollanda toplumunda kaliteli bir yaşamı.

Biz sadece analiz etmekle kalmayız, aynı zamanda desteklemektir görevimiz. Bu yazımızda mutlaka unuttuklarımız ve yazamadıklarımız da olmuştur. Asıl önemli olan ise kadının kendi sorununa tartışarak sahip çıkmasıdır. Sizleriniz affına sığınarak saygılar.