BİR GİDEN, BİRDE KALAN PİŞMAN….


  • Kayıt: 18.10.2021 16:12:25 Güncelleme: 18.10.2021 16:12:25

BİR GİDEN, BİRDE KALAN PİŞMAN…. 

Gitmek mi, zor kalmak mı ?

Nejat SUCU

Hollanda’da gün geçmiyor ki yeni yasalar yürürlüğe girmesin. Göçmenlerin varlığını inkârcı politikalar, ülkesel, bölgesel ve şehirsel ilgi ve kabul kazanır oldular. Göçmenlerin varlığı ve

Geleceği artık Hollandalı yöneticileri pek de ilgilendirmiyor.

Uyum politikaları artık konuşulmuyor.

Açıktan söylemeseler bile, “Ya bu Deveyi güdersiniz, ya da Hollanda diyarından gidersiniz “

Düşüncesi uygulanır oldu. Göçmen derneklerinde, federasyonlarında, vakıflarında, temsilciliklerinde, aydınlarında, işverenlerinde ve politikacılarında ölü sessizliği vede kafayı kuma sokarak sorunu görmeme gibi bir gariplik hâkim. Kısaca Hollanda Türk toplumu karizmatik, içten, samimi kendi politik ve toplumsal liderini arıyor.

Bencil bireysellik

İyi bir eğitim almış, kariyer sahibi olan Hollandalı Türker'de, olanlardan vede yaşananlardan hiç de memnun değiller. Ancak, sahip oldukları yerlerini ve varlıklarını kaybetmekten korkuyorlar. Bizde bir söz vardır; “ Korkunun ecele faydası yoktur “diye.

Şikâyet eder olduk

Birçok nedenle, Hollanda’da yaşamaktan hoşnut olmayan ve son 30 yılda Hollanda’ya

Yerleşmiş aile bireyleri, sahip oldukları durumdan bir hayli şikâyet eder oldular. Çözümsüzlük ve sahip oldukları belirginsizlik ve beraberinde getirdiği gelecek korkusu gibi birtakım olumsuzluklar, Hollanda’da yerleşik yaşama aday olan çocukları ve eşleri umutsuzluğa sürükleyerek mutsuz ediyor.

Göç hazırlıkları

Hollanda’da değişen yaşam şartları ve son 20 yılda yüzde yüz pahalı bir yaşamın hüküm sürdüğü Hollanda’da, bazı emekli ve malullükten aylık alan aileler, doğdukları topraklara geri dönmeye zorluyor. Bu tür geri dönüşlerin birçok zorlukları olacağı gibi, bu insanların ülkemiz Türkiye’nin gelişimine olumlu katkıları da olacaktır.

Yine göç tarihi tekerrür ediyor. Geride Çocuklarını Hollanda’da bırakmış parçalanmış aileler, hüzünler, ayrılıklar , özlemlerin yanında sevinçler ve mutsuz yaşamlar.

Dost ve Hollandalı hemşehrilerimiz

Gidenlere güle güle dedikten sonra, Hollanda’da yaşantımız olağan bir biçimde devam edecek. Yaşantımızı insancıl evrensel değerlerle dolu ve kriz dahilin de kaliteli bir yaşam kurmak için hayat mücadelemize devam ettirmemiz gerekli.

O nedenle, 8 değil 16 saat çalışarak, Hollandalı dostlarımızla birlik ve beraberlik içinde,

Hep birlikte güneşli günleri göreceğiz.

İşte o zaman, Gübre yükleme yardımından sonra yediğimiz, saygıyla andığımız Ahmet Dayı’mın eşi, Şükriye Nine'min ballı, yayık tereyağlı, kaymaklı ve cevizli ekmeğinin tadında olacaktır.

Beyin göçü

Birçok Avrupa dillerini yüksek düzeyde bilen beyin göçü, Türkiye için olumlu olmakla birlikte, Hollanda’da saygın ve etkili bir Türk toplumunu yaratmakta sıkıntı çekeceğiz. Kısa bir zamanda, çok çalışarak ve 50 yılda yapabildiklerimizin 10 katını yaparak, saygın, aydın, bölüşümcü ve asil bir Türk toplumu yaratmakta yine hiçbir engelimiz yoktur.

Son yapılan araştırmalarda, Hollanda toplumunda uyumda, bekleneninde üstünde bir başarı

gösteren bir Türk toplumu var. O kadar güzel örneklerimiz var kı, Nevşehir ‘in Uçhisar Kasabası'ndan ilkokul mezunu olan anne ve babanın 3 çocuğunun da Hollanda üniversitelerini iyi bir dereceyle bitirerek, doktoralarını tamamlayarak Hollanda’nın en saygılı kurumlarında kariyerli iş bulmaları gibi.

Nereden nereye ?

Bu yazıma başlarken biraz karamsardım ama, yine de karanlık bir gecenin ardından güneşli bir günün olduğunu bilmekteyim. Gördüğüm siyahın içinde de beyazın olabileceğini, her şartlarda ve zamanda olumlu düşünme, enerji, depolama ve yaşama şansımızın olduğunu

bilmek, görmek ne güzel.

Bütün güzellikler, birimizin değil hepimizin olsun, çünkü, bizim dünyamızın güzelliklerini paylaştığımız zaman, yaşantımızın daha bir anlam kazanacağı kesindir. Mutlu ve sevimli günler hepinizin olsun. Sevgilerimle.