Hollanda'da yaşanan krizle birlikte, Türk ve Müslüman göçmenler arasında gözle görülür bir yılgınlık, yoksulluk, karamsarlık, ve aynı zamanda Anavatan Türkiye'ye dönme planları ve umutları gözlenmektedir.
Birçok kişiye Hollanda'da yaşamın, kaliteli bir yaşam sürmenin, Hollanda'da milli gelirden hak ettikleri payı almanın, iyi konutlarda ikamet etmenin, nitelikli meslek eğitimini almanın, hak ettikleri toplumsal temsili bulmanın, iş ve istihdamın ne kadar önemli olduğunu her platformda dile getirdim.
Umutsuzluklarını ifade edenlere rağmen, geri dönmenin artık mümkün olmadığını ve Hollanda'nın bir parçası olduklarını kabul etmeleri gerektiğini, uzun yıllar boyunca gurbette yaşamanın en büyük bağımlılıkları olduğunu, "Gurbet Sendromu" adını verdiğimiz bir durumun varlığını ve son yıllarda gurbette yaşayan insan sayısında gözle görülür bir artış olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye'yi Tercih Edenler
Hollanda yerine Türkiye'yi tercih edenlerin büyük bir kısmının orta düzey gelire ve istihdama sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye'de yaşamak daha ekonomik, ikamet maliyetleri daha düşük, ayrımcılık ve bürokratik baskı daha az, kendi ülkelerinde olmalarına rağmen aile bağları daha sağlamdır. Türkiye'de beklenen ilgi, güven ve insan ilişkilerini bulamamak, 60 yıl önce terk ettikleri şehirleri özlemelerine neden olabilmektedir.
Neden Hollanda'da Türkler Arasında Demans Hastalığı 3 / 4 Kat Daha Fazla Görülüyor?
Gurbet sendromu ve Türkler arasındaki araştırmada, gurbet sendromunun Demans hastalığını körüklediği tespit edilmiştir. Hollanda'da yaşayan ilk nesil Türkler arasında Demans hastalığının Hollandalı akranlarına göre 3 / 4 kat daha fazla görüldüğü bulunmuştur.
Sosyal katılımın kolay olduğu düşünülse de, geri dönenlerin genellikle Hollanda ile ilişkileri veya Türkiye'de izinde olanlarla sınırlıdır. Kendi aralarında daha fazla iletişim kurmaları ve hatta büyük şehirlerde (Adana, İzmir, Nevşehir, Hatay, İstanbul, Ankara, Kayseri, Konya gibi) "Hollandalı Türkler Vakfı" gibi bir vakıf kurarak daha aktif olmaları, yaşam kalitelerini artırabilir.
Geride Kalan 500 Bin Hollandalı Türk
Geride kalan Türk göçmenleri, Türkiye diasporası, umutsuzluğu, fakirliği bir kenara bırakarak tekrar düşünmeli, aktif olmalı, üretmeli ve hak ettikleri payı almalıdır. Umutsuzluk içinde umut bulunabilir.
Yaşam umutsuz ve karamsar gibi görünse de, Filistin, Irak ve Suriye gibi yerlerde yaşanan insanlık trajedilerine bakıldığında, sahip olduğumuz şeylerle mutlu olmak ve umutlu olmak gereklidir. Tarih boyunca insanlık, her savaşın, depremin ve felaketin ardından yeni yaşamlar ve şehirler kurabilmiştir. Umut hiç tükenmez, umut tükenirse, insan yaşamı da tükenmiş demektir.
"Var olanla mutlu olmak, tatmin olmak ve daha iyisini elde etmek için çaba göstermek" son 40 yılda benim yaşam felsefem haline geldi ve uygulamaya çalıştım. Daha iyi ve daha kaliteli bir göçmen toplumu hepimizin dileği ve umutlarıdır. Hoşça kalın.