Gurbeti Yeniden Vatan Eyleyenlerin ve Yaprak Dökümü Gibi Gidenlerin Anısına Vefa


  • Kayıt: 05.08.2024 08:03:46 Güncelleme: 05.08.2024 08:03:46

Gurbeti Yeniden Vatan Eyleyenlerin ve Yaprak Dökümü Gibi Gidenlerin Anısına Vefa

Nejat SUCU

Ölümü ölenle birlikte düşünürüz. Dün, Almelo’nun ve tüm göçmenlerin Ata ağabeyi, Almelo’nun asırlık çınarı Türker Atabek’in ölüm haberiyle güne başladık.

Sosyal medyadaki vefa mesajlarının çokluğuna baktığımda, vefanın da sosyal medyatik, sosyetik, ilk gördülük olduğunu ve yaşarken vefasızlığı ölümden sonra hatırlamamızın insanlığın nereye geldiğini anlatmaya yettiğini görüyorum.

Yaşam; doğum ile ölüm arasında geçen yıllar. Güzel ve yaşam heyecanıyla geçen 60 yıl Hollanda’da. Hepimiz biliriz, bir gün yaşantımızın bu şehirde, bu ülke Hollanda’da olmayacağını. Ama hiç üzerinde durmayız. Ölüm, ancak ölüm anında konuşulur, sanki yaşamın bir parçası değilmiş gibi.

Hasta olmak, ölümü beklemek ve gurbette ölmek daha da zordur. Sanki memlekette ölmek kolay gibi, gurbette, memleketten Nevşehir ve Kayseri’den 3500 kilometre uzakta ölmek bize çok acı ve çok zor gelir.

Hiç düşündünüz mü? Gurbet’te ulaşımın ve telefonun olmadığı, bir mektubun 3 ayda ancak sevgiliye, yavukluya, anaya, evlada ve memlekete ulaştığı zamanı. Hele bir de Nazım Hikmet gibi akraban yoksa, dilini, kültürünü bilmediğin soğuk Moskova Hastanesi’nde yalnız ve sessizce ölmeyi.

Düşünebildiniz mi, yalnız bir garip ve terk edilmiş bir şekilde o soğuk hastane odalarında ve gurbette ölmeyi? Nazım Hikmet, ne güzel söylemiş ve ne güzel olacakları ve yaşanan vurgunu ve kapitalizmi anlatmış:

“Boynuma sarılma gülüm, benden sana geçer ölüm.”

Ölüm. Yine bir ömür gurbet ve geri dönüş özlemleri ile bir köy mezarlığında son bulan, doğum ile ölüm arasındaki yaşam. Yine Nazım Hikmet’in bizlere bir vasiyeti var. Nedir Nazım Hikmet’in Vasiyet şiirindeki isteği?

“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.”

Yine gurbeti ve gurbeti en güzel anlatan Nafiz Camlıbel’in Han Duvarları şiiri:

“On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben.”

Daralan, güzel ve gurbeti yelken açanlara, yeni umutlara ve güvenli bir gelecek için iyi ki varsın gurbet. Gurbetin ne vatanı, ne ırkı, ne mezhebi ve ne de inancı vardır. Bütün gurbetler evrenseldir ve her gurbetçiye gönülden sevgi, konaklama, aş, iş ve yaşam sunar gurbet. Gurbeti en güzel tanımlayan yine Nazım’dır:
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.”

Tanıdık, tanımadık ve bildik tüm dost, sevgili, arkadaş ve hemşerililerimize, gönlümüzden gönülsüz ayrılan dostlara Yüce Rabbim’den rahmet diler, mekanları cennet olsun derim. Saygılarla.