Doğduğumuz memleketten, Göre Kasabası’ndan ayrılalı tam tamına 44 yıl geçti. Evet, hemen hemen yaşanabilecek normal bir yaşamın yarısından fazlası göz açıp kapayıncaya kadar su gibi gelip geçti.
1980’li yılların başında, doğduğun memleketten haber almak, orada yaşananları takip etmek çok da kolay değildi. O zamanlar, uzakları birbirine yaklaştıran ne dijital teknik, ne internet, ne de cep telefonları vardı. Her akşam Türkçe yayın yapan Köln Radyosu’nu dinler ve her iki haftada bir Pazar günü, Almanya ARD Televizyonu’nda Türkçe paket yayınlarını seyrederdik. Ayrıca, Almanya’da baskısı yapılan Türkçe gazeteleri de okumak mümkündü.
Hollanda’da da Perşembe akşamları Nihal Doğan’ın sunduğu NOS’un Pasport programını kaçırmamaya çalışırdık. Hollanda’da var olan gelişmeler ve Türk toplumu ile ilgili güncel konulardan haberdar olurduk. O yıllarda Türk medyası dediğimiz televizyon, gazete, dergi ve matbu yayınlar yoktu.
Türkler için Danışma Kurulu, Inspraakorgaan Turken in Nederland (İOT) tarafından çıkarılan “Sözhakkı” dergisi ile Mohammed Rabbae ve Ahmed Aboutaleb’in müdürlüklerini yaptığı Nederlands Centrum Buitenlanders (NCB / FPRUM) yayını “İlke” dergisi vardı.
Ne zaman devlet su muslukları kesildi?
Ne zaman Hollanda merkezi hükümetinin, 341 belediyenin ve 12 eyaletin bu kurumlara verdiği sübvansiyonlar ve destekler kesildi, var olan kurumlar işlevlerini tamamlayarak ve göçmenler çalışmaları ve araştırmaları var olan Hollanda kurumlarına devrettiler. Bu arada, var olan tarihi, göçmen bilgi, tecrübe ve belgelerin birikimi de kurumsallaşma aşamasında (verzuiling/sütünlaşma) iyi bir süreklilik teşkil edecek kaynaklara sahip olamadı.
44 yıl önce doğanlar bugün 44 yaşını geçti
O toprakları, bilinmeyen bir yeni vatan Hollanda’ya başlayan yolculukta bir daha geri dönüşü olmayan bir gelecekti. İlk yıllarda epeyce zahmetli geçen yeni vatan eylem çalışmaları, eğitimi, ve geleceğe yön verecek iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel faaliyetler epeyce yoğun geçti.
Yaşamın Hollanda ekseni her zaman Türkiye ekseninden daha ağırlıklı olmuştur ve bunda da gayet mantıklı ve anlamlı bir artı değer olduğuna inanmışımdır. Çünkü Hollanda toplumu; “Katılım ve kabul toplumudur” (Meedoen en meetellen (participatie) samenleving).
Türk gibi yaşamak, Hollandalı gibi çalışmak
Evet, bir Türk gibi etkili ve kaliteli bir yaşamın yanında, Hollanda yaşamına uygun toplumsal değere değer katan faydalı vatandaş olabilmek çok bilinen ve hedeflenen bir seçim olmasa da zamanla uyum, entegrasyon, asimilasyon, katılım ve akültürasyonla harmanlanmış bir Türk kimliği yeni bir Avrupa Türk kimliği oluşturmada epeyce yol kat ettik ve etmekteyiz.
Anavatanı unutmadan, var olan yaşamın gerçeğini özümsemek mümkün mü?
Tabii ki mümkün değil. Bazı alınan, bilinen değer yargıları ile yeni bir kimlik ve yeni bir yaşam biçimi oluşturmak mümkün. Zamanla değişen jenerasyonlarla birlikte, uzakların çok çok yakınlaştığı, evlerimize ve odalarımıza kadar giren ve çıkmak bilmeyen bir kültür emperyalizmi. Tüketim ve tüketimin yıllardır beyinlerimize empoze (geïndoctrineerd) edildiği yeni bir yüzyıl.
Herkesin cebine göre özgür yaşam
Hollanda pahalı bir ülke. Buna rağmen Hollanda’ya yerleşmek, başını sokacak sıcak bir konut, bir sıcak çorba, çocuklarına eğitim ve istihdam ve sağlıklı bir yaşam tercihlerin birisi olan bir AB ülkesi Hollanda.
Bireysel özgürlükler ülkesi
Evet, Fincancı katırlarını ürkütmeden Hollanda’da bireysel yaşam, eğitim, fikri özgürlük, yayın ve dijital yaşam için güzel bir ülke. Tabii ki belirli bir grup üzerine çeşitli baskı, siyasi, inanç ve politik emelleri olanlar için kafalarını sert bir taşa çarpacakları, işlenen suçun ve cürmün bir cezai yaptırımı olan bir Liberal-Sosyal Hukuk Devleti.
Tabii ki Hollanda gülü dikensiz değildir
Yapılan sistem, gruplara ayırma ve insanına güvensiz bir oligarşi devleti her zaman gereken doğruları olmadığını görmekteyiz. Önemli olan, var olan siyasi idarenin, gücün ve politik temsilin yapılan hataları görerek var olan yönetim sisteminin “Halk için devlet, devlet için halk” anlayışının temel raylar üzerine oturmasını sağlamaktır.
Bireysel başarı yanında getirdiği toplumsal başarı
Hollanda’da bireysel yaşam ve başarı öne çıkan ve teşvik edilen bir durum. Bunun en güzel örneği ise; Son Paris Olimpiyatları’nda, eski Konya Vilayeti toprakları kadar ve 18 milyon nüfusa sahip Hollanda’nın 15 altın, 7 gümüş ve 12 bronz madalya ile dünya yüzlerce ülke arasında yarışı 6. sırada tamamlayan bir başarı elde etmesi. Bunlardan biri de Etiyopya kökenli, 1 altın ve 2 bronz madalya kazanan Sifan Hassan. Burada en güzeli ise, göçmenlerin de Hollanda’da başarılı olmalarının mümkün olması. Tabii ki bir diğer Hollandalı’dan daha iyi olmak zorundasınız.
Az bulunan ülkelerden biri Hollanda
Son yıllarda yaşanan korona pandemisi, enerji ve gıda krizlerinde, Hollanda’nın çektiği çile ve fakirliğe verilen destekler azımsanmayacak derecede dengeli ve adaletli bir sosyal devlet örneği oldu.
Sabah uyandığımızda yeni umutlara yelken açabilmek?
Evet, her sabah uyandığımızda o günlük yapabileceğimiz planlarımızın olması, bir uğraş ve meşguliyet sahibi olabilmek birey ve toplumsal yaşam için önemlidir. Umutsuz ve heyecansız uyanmak, var olan yaşamı bireysel ve toplumsal buhranlara sürükler.
Burada en güzel örneği “Devlet için vatandaş, vatandaş için devlet” Ne mutlu bizlere, geleceğe yine umutlarla bakabilmek.