Hollanda’da gerçekten yaşanan, gözlemlerimiz ve tecrübelerimizle günlük yaşamın her alanında olağan ve kurumsallaşmış bir toplumsal olgu olan eziklik sendromu veya kompleksi, kişinin kendini başkalarından daha yetersiz, eksik, ayrımcılığa uğramış, ötekileştirilmiş ve değersiz hissetmesi durumudur.
Bu sendrom, Hollanda’da komşunun selam vermeden geçmesinden, işyerinde aynı ürünü veren ve aynı eğitime sahip olan Hollandalı bir iş arkadaşının (collega) senden 500 euro daha fazla kazanması gibi durumlara kadar geniş bir yelpazede kendini gösterir.
Yeterliliğe sahip olunmasına rağmen, hak ettiği değerin teslim edilmemesi kişinin kendini değersiz hissetmesine yol açar. Bu da bireyin özgüven eksikliği yaşamasına, sürekli karşılaştırma yapmasına ve kişisel gelişim sürecinde olumsuz etkilenmesine neden olur.
Bazen de bu eziklik sendromu, kişide üstünlük ve mücadele duygularını kamçılayarak bireysel başarıyı ve çevresinin kabulünü sağlamasına yol açabilir. Ancak, çoğu zaman bir “günah keçisi” (Zondebok) aramak, bu sendromdan kaynaklanan kolay bir kaçış ve suçlamayı başkasına yönlendirme yöntemi haline gelir.
Sonuç olarak ise Hollanda’yı ve Hollandalıları sevmemek, hatta daha da ileri giderek Hollanda düşmanlığı yaratmak gibi ömür boyu sürecek mutsuz bir sosyal ve kültürel yaşam biçimi oluşur. Bu sendrom, Anadolu topraklarından uzak, umutsuz ve mutsuz bir yaşamın kapılarını aralar.
Eziklik Sendromunun Hollanda Düşmanlığına Dönüşmesi
Hollanda’yı ve Hollandalıları sevmeden burada yaşamaya devam etmek, sevmediği biriyle bir ömür boyu evlilik yapmak gibidir. Hollanda’da istenilen hedeflere ulaşamamak, beklentilerin karşılanmaması tepki ve hayal kırıklığı dolu bir yaşam yaratır. Eğer geldiği topraklara geri dönme umudu da kalmamışsa, bu umutsuzluk Hollanda diasporasında yaşamayı daha da zorlaştırır ve bireyin ruhsal dengesini bozar.
Hollanda’da çok para kazanmak bile çoğu zaman mutlu bir yaşam için yeterli olamaz. Kendilerini Hollanda’da evlerinde hissetmeyenler, Hollanda’ya ve Hollandalı komşularına karşı düşmanca ve umutsuz bir tavır takınarak eziklik sendromunun içinde kabul görmeyecek bir ruh hali ve davranışlar sergilerler.
“Bu Bayrak Burada Ne Geziyor?”
Bir gün, Türkiye’den Hollanda’ya damat olarak gelen biriyle bir vakıfta kahve içerken, bu kişi Hollanda’nın batısında çok para kazandığını, mobilya mağazaları ve tır filosuna sahip olduğunu anlattı. Hep birlikte onun başarısına sevindik. Ancak o sırada, vakıf duvarında yan yana asılı olan Türk ve Hollanda bayraklarını gören 9 yaşındaki oğlu, Hollanda bayrağı için “Bu bayrak burada ne geziyor?” dedi. Ben de ona hangi ülkede yaşadığımızı hatırlattım.
Bir başka örnekte ise, Avrupa Şampiyonası’nda Hollanda milli takımı Slovakya’ya karşı oynarken, gençler büyük bir heyecanla Slovakya’nın kazanmasını istiyorlardı. Ertesi gün komşularının ve iş arkadaşlarının büyük bir Hollanda zaferinden bahsederek Hasan ve Mehmet’in moralini bozacaklarını düşünerek böyle bir istek taşıyorlardı. Ancak Hollanda’nın 2-0 kazanması, Hasan’ın geç kalmış hesaplaşma umudunu suya düşürdü.
Aslında var olan insan sevgisini gönülden kabul ederek çocuklarımıza ve torunlarımıza aktarabilirsek, o zaman Hollanda hepimizin evrensel panayırı ve her gün bayramı olur.
Saygılarımla,