Bireysel gelişim, sosyalleşme, eğitim, çevre, yaşanan mekan, mevcut olanaklar, mahalle ve şehir, hatta ait olunan sosyal katmanlar bireyin toplumsal üretkenliğini doğrudan etkiler. Bulunduğunuz ülkedeki eğitim imkanları ve toplumsal sorumlulukları kabullenmek, bireysel gelişimin yanı sıra toplumsal ve ülkesel çalışmalara katılmak açısından önemlidir.
Tabii ki, ailenin rolü, bireyin zorunlu ya da gönüllü tercihleri, göçler, savaşlar ve sanayi toplumunun etkileri bireysel gelişimde belirleyici olur. Bu faktörler, bireyin yaşam boyu toplumsal üretime katılımının şekillenmesinde büyük rol oynar.
Bazı dengeleri sağlamak, orta yolu bulmak, fedakar olmak (konsensüs sağlamak) ve toplumsal projelere duyarlılık göstermek önemlidir. Çevreyle iç içe olmak, toplumsal iletişime katılmak, sorunları anlamak ve basit, uygulanabilir öneriler sunmak, bireysel gelişimi toplumsal projelere dönüştürmek açısından değerlidir.
Teoriyi Pratiğe Dönüştürmek
Bazen düşünceler üretmek, bazen geride durmak, bazen de en önde olmak gerekir. Çoğu zaman bireysel gelişim, mevcut koşulların zorlanmasıyla ve toplumsal katılım yoluyla değişim ve sosyalleşmenin bir parçası olarak ortaya çıkar.
Toplumsal Hedef Belirlemek
“Yaşanan ülkedeki çeşitlilik, çok dillilik ve kültürel zenginlik içinde, doğal, özgün, olgun, saygın ve demokratik değerlerle bir arada var olmak, ütopyaya kapılmadan verimli olabilmektir.” Yaşamı neşeli kılan, kalıcı değerlere bağlı kalmadan kişisel gelişimimi sürdürebilmek beni mutlu eder. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, toplumsal gelişim ile bireysel gelişim arasındaki uçurumu büyütmeden her ikisini yan yana yürütmektir.
Zamanla Oluşan Uçurumlar
Zamanla bu uçurumların büyümesi, kişinin söylemi ve toplumsal işlevi arasında bir mesafe oluşmasına neden olabilir. Toplum ile birey arasındaki bu mesafenin artması, toplumsal gelişime yeterince katkı sağlamayabilir. Esas olan, yaşamın sosyal ve iletişim dengelerini iyi kurmak, kazasız ve belasız "köprüden karşıya geçmeyi" başarabilmektir.
Gurbetin ve Göçün Sosyalleşmedeki Rolü
Göç ve göçmenlik, 1980'lerden itibaren bireylerin önce dilini ve kültürünü öğrenip ardından yeni bir toplumla uyum sağlamasını zorunlu kılmıştır. Hollanda örneğinde olduğu gibi, bu süreçte insanlar dil aracılığıyla toplumu daha iyi anlamış, toplumsal katılım yoluyla sosyalleşmeyi ve değişimi sağlamıştır.
Geçen 44 yıllık süre boyunca elde edilen kazanımlar, toplumsal ilerleme adına bir hayli mesafe kat edilmesini sağlamıştır. Orta yolu bulmak ve eşit vatandaşlık seviyesine ulaşmak için uzun yıllar çaba harcanması gerektiği açıktır.
Gurbetin Zorlukları ve Güzel Yanları
Gurbet her zaman bir bayram gibi değildir; bazen bilinmezlerle dolu zorlu bir yolculuktur. Ancak bu yaşamı sevimli, iyimser, katılımcı ve yaşanabilir bir hale getirmek, yine bizlerin elindedir. Gurbetin kokusuyla sevgi dolu yarınlara…