İlk Önce İğneyi Kendimize, Çuvaldızı Başkasına Batıralım mı?


  • Kayıt: 25.11.2024 16:19:39 Güncelleme: 25.11.2024 16:19:39

İlk Önce İğneyi Kendimize, Çuvaldızı Başkasına Batıralım mı?

Nejat SUCU

Yıllardır Hollanda’da, Türk Sivil Toplum Kuruluşlarını iyi yönettiğimizi düşünürüz. Bunlar; vakıflar, dernekler, camiler, komiteler, politik partiler, federasyonlar, çalışma grupları, danışma ve tavsiye kurumlarıdır. Ancak genellikle yanılırız.

Genelde yapılan faaliyetler, daha öncekilerin tekrarından ibarettir. Güncellik ve Hollanda kamuoyunu ya da politik gelişmeleri kendi lehimize çevirmek için gerekli uzmanlık ve kaynaklara sahip değiliz. Korona ile gelen buhranlı günleri, nasıl şansa ve yeni umutlara çevirebiliriz diye bir soru soran bile olmadı.

Oysa soru sormak ve sorabilmek, belirli bir bilgi, tecrübe ve bilinç gerektirir.

En Büyük Sorun Nedir?

Var olanı görmeyip yenilikten yana olmamak ve toplumsal değişime açık olmamaktır. Toplumsal duyarlılık ve katılımdan uzak bir tavır sergilenmektedir. Bir faaliyetin ve projenin hazırlanmasında, karar aşamasında ve uygulanmasında toplumsal katılım sağlanmamaktadır. Katılmak isteyenler ise partizan, siyasi ve dar görüşlü yöneticiler tarafından dışlanmakta ve yönetime dahil edilmemektedir. Bu dışlama yöntemleri, maalesef oldukça başarılı şekilde uygulanmaktadır.

Vatan, Millet ve Sakarya

Vatan, millet ve Sakarya terimleri, toplumsal dinamiklerin güçlenmesi ve hak arayışında gerekli olan “toplum harcının çimentosu ve kumu”dur. Ancak iyi ve zamanında kullanılmayan bu harç, zamanla kurur ve taş haline dönüşür. Zamanın da en az harç kadar önemli olduğu unutulmamalıdır.

Hollanda’da demagojik, ütopik, şovenist, bölücü ve ötekileştirici politik söylemler artık prim yapmamaktadır. Türk toplumunun geleceğine olumlu bir katkı sunmadığı gibi, bazı yöneticiler için bir sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel grubu bölerek yönetme yöntemine dönüşmüştür.

Korona Pandemisi Sonrası Yeniden Yapılanma Var mı?

Korona pandemisi, evde kalma, lockdown ve diğer tedbirlerin, kantinler, dernekler, kulüpler, vakıflar ve federasyonlar üzerinde nasıl bir etki yaratacağını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bu konuda nasıl bir politik, sosyal, ekonomik ve kültürel çizgi izleneceğini de bilmiyoruz. Ancak bu konuyu komplekslerimizden uzak bir şekilde tartışmamız gerekiyor.

Her tartışmanın sonucunda, karanlık bir gecenin ardından güneşli günlere ulaşacağımız kesindir. Tabii görmesini, hissetmesini, koklamasını ve bu güneşi yaşama dönüştürmesini bilirsek.

Sonuç ve Verim

Genelde yapılan faaliyetlerden ve projelerden istenen sonuç alınamamakta, ilgisizlik ve tecrübesizlik, toplumsal kurumların toplumu yeterince temsil edememesine neden olmaktadır. Bu nedenle, ben ilk önce çuvaldızı kendimize, iğneyi başkalarına batıralım derim.

Hoşça kalın.