Hollanda’da Ortak Yaşamın Kurumlaşmasında Eğitim, Etnik Kökenden Daha Belirleyici
Geçmiş yıllarda da yazdığım gibi, eğitimin önemi Hollanda’nın özerk ve etkili araştırma kurumu olan Sosyal ve Kültürel Planlama Teşkilatı (Sociaal en Cultureel Planbureau - SCP) tarafından yayınlanan “Samen verschillend en samenleven in de toekomst” (Gelecekte Birlikte Farklı ve Birlikte Yaşamak) adlı raporda bir kez daha vurgulandı. Bu rapor, ortak yaşamın (cohesie) artık etnik köken ya da göç geçmişine değil, temel değer olarak eğitime dayandığını ortaya koyuyor. Raporda, Hollanda’da ve yurt dışında alınan eğitimin, bireylerin topluma katılımını belirleyici bir faktör olduğu belirtilmiştir.
Hollanda’da Ortak Yaşamı İnşa Etmede Eğitimin Rolü
Önceki araştırmalara göre, bireylerin sahip oldukları eğitim düzeyi, yaşadıkları şehrin sosyal ve kültürel hayatını (participatiesamenleving), ortak yaşamı (cohesie), refahı (rijkdom), iş ve istihdamı (werk/ondernemerschap) ve ikamet edilen mahalleyi (woonwijk) şekillendirmekte etnik kökenden çok daha önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim, yalnızca bireysel gelişimi değil, aynı zamanda ortak yaşamın geleceğini de belirleyici bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
Toplumsal katılımın birçok boyutu bulunmaktadır: gönüllü işlerde çalışma (vrijwilligerswerk), Hollanda’daki mesleki faaliyetlere katılım (beroepsactiviteiten), dernek ve vakıflarda aktif görev alma, aktif ve pasif seçme ve seçilme hakkını (passief en actief kiesrecht) kullanabilen bir eğitimli toplum yaratma hedefi bunlardan bazılarıdır.
Hollandaca Konuşan 3. ve 4. Nesil Türkler
Eğitimini Hollanda’da almış, kendisini “elit” olarak tanımlayan, Hollanda’ya uyum ve katılımda üstün çaba gösteren genç bir nesil giderek artıyor. Hollanda’daki Türk toplumunun yaklaşık %60’ının (300.000 kişi) Hollanda doğumlu olduğunu kabul edersek, bu durum entegrasyonun ve hatta asimilasyonun doğal bir süreç olarak devam edeceğini gösteriyor. Ancak, göçmenlerin %25’inin kendilerini Hollanda’da “evinde” (tehuis) hissetmediklerini belirtmesi, topluma katılımın önünde işsizlik, sosyal ve ruhsal sorunlar gibi engellerin bulunduğunu ortaya koyuyor.
Hollanda Göç ve Göçmen Gerçeği: Fakirlik İçinde Büyüyen Çocuklar
Hollanda’nın Merkez İstatistik Bürosu (CBS) verilerine göre; sosyal geçim yardımı (bijstand) alanlar arasında Suriyeliler 50.000, Faslılar 28.000, Türkler ise 22.000 kişi ile yüksek oranlara sahip. Bu, Hollandalı emsallerine kıyasla oldukça yüksek bir oran. Daha önce Şili, Vietnam, Irak ve Afrika’dan gelen mültecilerde olduğu gibi, Suriyeli mülteciler için de işsizlik, fakirlik ve yoksulluk dolu bir Hollanda yaşamı bekleniyor.
Gelecekte Sosyal, Kültürel ve İnanç Gruplarının Faaliyetleri
Hollanda’daki Türk-Müslüman toplumu, Hollandalı olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Bu durum, İslami inanç ve etnik kökene bağlı faaliyet gösteren vakıf ve federasyonların kendilerini yeniden yapılandırmalarını zorunlu hale getiriyor. Yeniden yapılanma sürecine uyum sağlayamayan vakıf, dernek ve çalışma gruplarının zamanla yok olması kaçınılmaz.
“Yulaf Sütü Elitleri”: Yeni Bir Türk Toplumu
Hollanda’da doğmuş, eğitimini bu ülkede almış, iş ve istihdamda kendisine yer edinmiş, “yulaf sütü” tüketen (havermelkelite) yeni bir elit Türk toplumu doğuyor. Bu grup, her geçen gün büyüyerek toplumsal etkisini ve tepkisini artırıyor.
Geleceğin mutlu ve kutlu olması dileğimle…
Saygılar,