Doğduğumuz Anadolu Topraklarına Geri Dönüş Çok mu Uzak?


  • Kayıt: 11.12.2024 15:52:26 Güncelleme: 11.12.2024 15:53:08

Doğduğumuz Anadolu Topraklarına Geri Dönüş Çok mu Uzak?

Nejat SUCU

Son hafta, Suriye’deki değişen yönetimle birlikte, kendilerini Türkiye’de misafir olarak kabul eden Suriyelilerin doğdukları topraklara topluca geri dönüşü gündeme geldi. Bu durum, beni de doğulan topraklara geri dönüş üzerine yazmaya yönlendirdi.

Batı Avrupa’nın Almanya ve Hollanda gibi ülkelerine yerleşen, sayıları 1 milyonu aşan Suriyeli mültecilerin ise bu ülkelerde yaşamaya devam edeceği aşikâr. Tıpkı bizim Almanya’da Düsseldorf ve Köln havalimanlarını kullandığımız gibi, Suriyeli göçmenler de önümüzdeki yıllarda Türkiye üzerinden Batı Avrupa’ya seyahatlerini sürdürecekler.

Hollanda’da 1986 yılında başlayan Geri Dönüş Yasası (Remigratiewet 55+) ve Geri Dönüş Ödeneği (Remigratie-uitkering), Türkiye’ye geri dönüş imkânı sağlıyordu. Ancak bu yasa ve ödenek kapsamındaki başvuru süresi 31 Ocak 2025 tarihinde sona erecek.

Bizim de Hikâyemiz Var

Hollanda’da, göçün ilk gününden itibaren başlayan geri dönüş hayalleri, umut yolculukları ve bu süreçte yaşananlar, yarım asırlık sohbetlerimizin ve edebi eserlerimizin bir parçası oldu. Hikâyelerimiz, romanlarımız, şiirlerimiz hep bu göç ve “geri dönüş” teması etrafında şekillendi. Anadolu’ya bir gün geri dönme umuduyla dolu bir yaşam sürdü bu insanlar.

Yaşam, tıpkı suyun doğal akış yönünü bulması gibi, kendi olanaklarıyla akıp giderken, Türk göçmenlerin bir kısmı artık yılın altı ayını memleketlerinde, diğer altı ayını ise doydukları Hollanda’da geçiriyor. 60 yıl öncesine kıyasla çok daha konforlu bir hayat yaşasalar da, post-modern Batı Avrupa’daki lüks yaşam ve tüketimin getirdiği zorluklarla dolu bir yaşam sürdürüyorlar.

Hayalleri Gerçekleşiyor mu?

İki memleket, iki konut, iki emeklilik… İlk nesil Türk göçmenlerin bir kısmı bu olanaklardan yararlanarak yaşamlarını sürdürüyor. Ancak son yıllarda artan ekonomik krizler, sosyal güvenlik kesintileri ve sağlık harcamalarındaki katkı payları en çok bu dar gelirli göçmen yaşlılarını etkiledi.

Sadece ekonomik zorluklar değil; çocukları ve torunlarıyla oluşan kültürel farklılıklar, entegrasyon sürecinin yarattığı kopukluk, Hollanda’da yaşamaktan keyif almayan bir ilk nesil yarattı. Sağlık, işsizlik ve yalnızlık gibi sorunlara çözüm üretmesi gereken kurumlar ve politikalar ise bu göçmen grubunu büyük ölçüde görmezden gelmiş durumda.

Yalnızlık Değil, Terk Edilmişlik

Yaşlılığın getirdiği yalnızlık değil, yalnızlığa terk edilmek bu nesil için en zor olanı. Maddi ve manevi olarak sadece seçim dönemlerinde hatırlanan, seçim sonrası unutulan bir grup haline geldiler. Fakir, yalnız ve mazlum Anadolu insanları… Gözlerinde yaşam sevincini kaybetmiş o yağız delikanlılar.

Geri Dönüş Başvuruları Artıyor

Son haftalarda Türkiye’ye geri dönmek isteyenlerin sayısındaki artış, bu toplumsal gelişmeyi düşünmeme ve gündeme taşımama vesile oldu. Ancak mevcut Türk lobileri ve yetkili kurumlar, bu ilk nesil Hollanda emeklilerine maddi ve manevi destek sunma noktasında yetersiz kalıyor. Hâlihazırdaki hizmetler ise ya eksik, ya taraflı ya da ihtiyaçlara cevap vermekten uzak.

Bir kez daha Hollanda’daki Anadolu kökenli emeklilerin sorunlarını dile getirdim. Çocukları için ömrünü harcayan bu vefakâr insanların ihtiyaçlarına dikkat çektim. Uzaklarda, memleket hasretiyle dolu Nazım Hikmet’i anarak yazımı bitiriyorum. O, Vasiyet şiirinde şöyle diyordu:

“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

öylece gibi de görünüyor

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni

ve de uyarına gelirse

tepemde bir de çınar olursa

taş maş da istemez hani.”