Son 60 Yıl Hollanda’da, Anadolu Türk Göçmenlerinin Harikulade Geleceğe Yatırımları


  • Kayıt: 14.01.2025 19:52:30 Güncelleme: 14.01.2025 19:52:30

Son 60 Yıl Hollanda’da, Anadolu Türk Göçmenlerinin Harikulade Geleceğe Yatırımları

Nejat Sucu

Birçok insan gibi, benim de bir şeyi istemede zorluklarım olmuştur. Uzun yıllar sonra istemeyi, en iyisini ve en güzelini istemeyi öğrendik. Belki geç oldu ama, isteyemediklerim belli ki yaşamımın önünü açarak beni belirli isteklere sahip çıkmaya zorlamıştır. Hollanda gurbeti, Hollanda bireysel özgür yaşam, kim bilir gerçeği ve yaşanabilir olanı istemeyi öğretmiştir.

Gelecekte Türk Çavdarsütü generasyonu (Havermelkelite) kabul ve hak edilen mesleki mevki edinme sorunudur. Geçen 60 yılda Hollanda Türk toplumu, çocuklarına ve çevrelerine yaptıkları yatırımlar gerçekten harikulade (schitterend, parkachtig, wonderbaar). Bir bakıyorum; Anadolu’nun bozkırlarından sıfır (0) kilometrelerinden başlayan yaşam mücadelesinde eğitime yapılan yatırımla artık biz de varız diyen bir eğitim kadrosu var.

Türklerin Hollanda’da var olan sorunlarının en büyüğü kabul edilme (acceptatie) ve Hollanda’da sütün kaymağına ortak olmak isteyen Türk kökenli Hollanda meslek ordusunun (havermelkelite) yerlerini alma pozisyonudur.

Her bireyle birlikte toplumsal kurallar, görenek ve geleneklerle birlikte, eğitim kurumu, aile eğitimi ve en önemlisi doğuştan sahip olduğumuz karma genlerimiz çok çok önemlidir. İstemek zor da olsa, medeni insan ilişkilerinde önemlidir. Başkaları için istemek bazen kendin için istemekten daha kolaydır. Tabii ki ne, ne zaman, nasıl, nerede ve ne kadar gibi soruları iyi kullanmada iyi bir konuşma yeteneği, yeterli derece maddiyat ve kendine güven önemli unsurlardır.

Aklımız erdiği zaman ve ilköğretimden başlayarak, eğitim döneminde başarılı olmayı, meslek, evlilik, başarı ve yapılan görevlerde isteklerimiz sadece kendimiz için değildir. Öyle bir zaman ve öyle bir toplumsal istek zamanla bir görev ve mecburiyet gibi. Bu konuda örneklerimiz o kadar çoktur, biz buna “Bir ömür boyu başkaları için yaşamak” diyebiliriz. Çok zaman başkaları için yaşamak zorunda kalmamız belirli bir mutsuzluk da getirebilir.

“Mutsuz eşim Ayşe ile evlenmez isem babam bana hakkını helal etmem demişti. Almanya’ya yerleşecektim, ailenin tek erkek evladı idim. Yine babam ve annem ‘Ne yapacaksın o gavur ellerde’ diyorlardı. Sen gideceksen de, bize kim kol ve kanat gerecek.”

Sadece kendi bencil isteklerimi tatmin ederek istemek beni mutlu etmiyor. Kendim için istediğim sağlık, mutluluk, haklı kazanç ve barış dolu bir yaşamı bütün insanlar için de istiyorum.

Bugünlerde aktif politika yapmıyorum ama, bugün Hollanda’da yaşayan Türk gençlerine iş ve kazanç istedim, Türk kadınlarına seçmedikleri geri kalmışlıklarına ilgi, kendi işyerini kurmak isteyen göçmenlere kredi, 60 şehirde göçmen projeleri, Avrupa Birliği’nden göçmen haklarını istedim.

Duyarlı bir vatandaş olarak ben istedim. Bizde bir söz var: “Ağlamayan bebeğe süt vermezler” derler. Bizlerin de artık ağlama ve isteme zamanı gelmedi mi?

Her olumsuz ve göçmenlerin istenmediği yılların kışı olduğu kadar, bir de baharı vardır. Önemli olan bahar sarhoşluğuna kapılmadan verimli baharı iyi değerlendirmek ve yaz gibi verim alabilmektir.

Sevgilerimle.