Gençlik yıllarımızda Hollanda, bugünün gençlerinin yaşadığı dünyadan çok farklıydı. Yaşam daha sosyal, yardımsever ve paylaşımcıydı. Üstelik çok daha ucuzdu. Anne ve babamızla yaşarken sabit giderlerimiz de oldukça düşüktü.
Bize Ne Öğrettiler?
Bize, yaşamda her şeyin para ve kazanç olmadığını öğrettiler. Kazanmadan da insana ve topluma hizmet ederek iyi bir insan ve vatandaş olunabileceğini öğrendik. İyi ki de öğrendik. Bu anlayış, bizlere sadece bir yaşam felsefesi değil, aynı zamanda kültürel ve etik bir değer kazandırdı.
Ancak yıllar içinde değişimler kaçınılmaz oldu. Hollanda’nın sosyal devlet yapısı, katı kurallar ve liberal politikalarla şekillenerek giderek daha tüketim odaklı bir topluma dönüştü. Zenginlik ve lüks yaşam, bireyciliği ön plana çıkardı. Artık “altta kalanın canı çıksın” anlayışı yaygın hale geldi. Sosyal devlet, mevcut bütçeyle en iyi hizmeti sunmaya ve fakirlikle mücadele etmeye devam ediyor. Ancak alım gücünü korumak için yapılan düzenlemeler bile ekonomik dengesizlikleri tam anlamıyla çözmüyor.
Paranın Tüm Değerleri Aştığı Zaman
Artık evrensel insani değerler, kaliteli bir yaşam hakkı, dayanışma ve paylaşım gibi kavramların önüne para geçmiş durumda. Ticareti ve sermayeyi kutsamayan neredeyse kimse kalmadı. Yeni sisteme uyum sağlayamayanlar ise dışlanıyor ve fakirleşiyor.
Eski Bir Komünist, Yeni Bir Kapitalist
Bir zamanlar Hollanda Komünist Partisi’nin (CPN) seçim kampanyalarını yürüten Hans’ı yıllar sonra gördüğümde büyük bir değişime uğradığını fark ettim. Artık 70 bin euroluk bir arabaya biniyor, belediyede müdür olarak çalışıyor ve ayda 5 bin euro kazanıyordu. Bir zamanların devrimci komünisti, artık neoliberal sisteme tam anlamıyla entegre olmuştu. Öyle ki eski partisinin devamı sayılan GroenLinks’e bile oy vermiyordu.
Hem Komünist Hem Kapitalist Olunur mu?
Bugün için neden olmasın? Günümüzde hem komünist, hem Marksist, hem Pan-Türkçü, hem Pan-İslamcı, hem de kapitalist veya burjuva olmak mümkün. Kimileri sınıf atlıyor, kimileri oportünist davranıyor. Küçük burjuvadan büyük burjuvaya geçiş yapmak da sıradan hale geldi.
Uzun yıllar önce bir makalede Fransız Komünist Partisi’nin önde gelen isimlerinden birinin milyarder olduğunu okumuştum. 2012’de Fransa’da iktidara gelen Sosyalist Parti’nin kabinesinde beş milyoner bakanın bulunması da dikkat çekiciydi. Görünen o ki ideolojiler değişmese de yaşam koşulları insanları farklı yollara yönlendiriyor.
Yaşamın Dengesi ve Değişen Zamanlar
Biz ise her zaman hizmet ederken kazanç ve parayı ikinci plana atmaya çalıştık. Elbette yaşamımızı sürdürebilmek için soframızda ekmek olması gerektiğini de unutmadık. Önemli olan, hayatın dengesini kurmak ve değişen şartlara uyum sağlayarak doğru yolu bulmaktı.
Ne yazık ki bazı şeyleri yapabildik, bazılarını ise yapamadık. Bugün doğru görülen bir şey, yarın anlamsız hale gelebilir. Bu yüzden her dönemde ve her yaşta kendimizi yeniden gözden geçirmek gerekiyor.
En önemli atasözlerinden biri “Kurt kocayınca köpeklere maskara olurmuş” der. Kimseye maskara olmadan, kendi hayatımızı düzenlemek her zamankinden daha önemli.
Geçmişe takılmadan, o zamanların sunduğu fırsatları değerlendirerek, kendimizle barışık ve huzurlu bir şekilde yaşamak gerekiyor. Belki de tüm bunları yazabilmemin sebebi, yaşadığımız ülke olan Hollanda’nın sunduğu bireysel özgürlükler ve imkanlar. Bazen sahip olduklarımızla yetinmek, bazen de mevcut olanı daha da güzelleştirmek gerek.
Sevgilerimle,