Yıllar önce, Hisar dediğim kayanın arkasına yaslanmış, gayet hoş, ekolojik, doğal ve sağlıklı bir Göre Kasabası vardı. Kayadan oyulan ambar ve odaların, Göre Kasabası’nın yerleşim yeri olmasında büyük rol oynadığı kesindir. Kaya içine oyulan ambar odalar bazen hayvan ahırı, bazen de depo olarak kullanılır, yontulan taşlarla evin ön kısmı veya birden çok katlı güzel kaya evler inşa edilirdi.
Evlerin alt veya yan kısmında “ahır odalar” dediğimiz hayvan odaları bulunurdu. Evin bir odasından bu odaya geçilir ya da iki katlı yüksek bir yerinde insanların yatması da mümkündü. Hayvanların ve gübrenin sıcaklığı, gübre kokusu; insan ile hayvan arasındaki varoluşsal bağın, birlikte olmanın tabiliği ve güzelliği vardı. “Hayvan odası” ismi bile, insanların hayvanlarına değer verdiğini ve evcil hayvanların kaldığı yere “oda” ismini vererek onlara eşit davrandığını gösteriyor.
İnsan ve hayvan kokularının, seslerinin birbirine karıştığı bu evlerde, yalnızlık duygusu azalır; hayvanlarla birlikte yaşamak, insanlara güven ve huzur verirdi. Üstelik hayvanların hastalıkları ve doğumları sırasında onlarla ilgilenme avantajı da vardı. Bugün Hollanda’da hastalar ata bindirilerek tedavi edilmektedir (Equine-Assisted Therapy, EAT). O dönemde ise insanlar arasında ruhsal ve diğer sağlık sorunları daha azdı.
Fenni gübreler, ilaçlar ve gıdaların içeriğinde ne olduğu bilinmeyen kimyasal katkılar da yoktu. Bulgurunu, fasulyesini, nohutunu, pekmezini, ceviziyle yaş ve kuru üzümünü üreten Göre halkı, sağlık içinde yaşamaktaydı. 50 yıl önce kasabada 2 büyükbaş ve 4 küçükbaş sürü bulunmaktaydı. Ekmekler de mahalle taş fırınlarında pişerdi.
İmece usulüyle yapılan yufka, çocuklar için bir şenlik ve eğlenceydi. Yanan ateşin külüne kabak ve Ödemiş patatesleri gömülürdü. Hanımlara ikram olsun diye Bakkal İsmail Sucu’dan 5 kilo Tarsus Okyay Şeker Helvası alındığında, bütün yorgunluklar bir yufka dürümüyle unutulur ve o bile insanları mutlu etmeye yeterdi.
Daha sonraları Göre’ye su şebekesi döşendi. Ancak evlerden akan suları taşıyacak kanalizasyon sistemi kurulmadığı için, evlerden akan sular alt kısımdaki evlere doğru akarak 500 yıllık yerleşim düzenini bozdu. Bunun sonucunda evlerde çökme ve yıkılma tehlikesi baş gösterdi. Bir çabayla Afet Bölgesi ilan edildi.
Oysa güzel bir araştırma ve iyi bir devlet desteğiyle, o güzelim Göre yaşanabilir bir mahalle haline getirilebilir ve örnek bir Avrupa projesine dönüştürülebilirdi. Ama olmadı… 1975-1979 yılları arasında Karşı Dağ’da inşa edilen afet evlerine harcanan 60 milyon lira, Eski Göre’ye harcansaydı nasıl bir yer olurdu, siz düşünün. Biraz politik seçim, biraz politik yatırım, biraz da yandaşlara para kazandırma amacıyla, Hisar’ın dibindeki eski Göre terk edilerek, Karşı Dağ oyularak sağlıksız, izolasyonu yetersiz ve Görelilere uygun olmayan konutlar inşa edildi.
Bugünkü gibi evlerin çatılarında güneş enerjili banyolar yoktu. Yaz aylarında tarladan gelen 15 kişilik ailenin aynı anda duş alma olanağı da yoktu. Haftada bir Hacı Şakir sabunuyla banyo yapmak yeterliydi.
Hatırladığım kadarıyla, insanların birbirlerinin kokularından şikâyet ettiklerini duymamıştım. Çünkü o zaman var olan kokularımız bile doğaldı. Ya şimdi? Birkaç gün banyo edilmediğinde, insana ait olmayan, yapay bir kokudan bahsediliyor. Neden?
Bildiğim kadarıyla, yediklerimiz katkılı, kimyasal, gübreli, ilaçlı ve GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) içeriyor ve eski doğallığından çok uzak. Bilmediğimiz, doğal olmayan kokuların birçok sonucu vardır. Eğer kokuların yaşantımızı olumlu ve olumsuz etkilediğini düşünürsek, insanın doğal olmayan kokuları eşler arasındaki uyumsuzluğun ve boşanmaların sebeplerinden biri olabilir mi?
Peki, neden bugün boşanmalar bu kadar yüksek?
Hollanda’da Türk toplumunda artan boşanmalar…
Tabii ki Hollanda’daki Türk toplumunda astronomik derecede artan boşanmaların tek nedeni bu değil. Ancak Hollanda’ya uyum süreci ve asimilasyonun etkisiyle doğurganlık oranı %1,4’e düşmüş, boşanmalar da Hollandalı emsallerini yakalamış durumda. Son yıllarda, evlenmeyen ve evlenme planı olmayan birçok Türk genciyle karşılaşıyorum.
Birden çok nedeni ve sebebi olan toplumsal sorunların çözümü gelecekte pek de kolay gözükmüyor. Ancak şunu biliyorum ki, doğal olmayan kokularımız ve tüketilen gıdalarımızın da büyük bir etkisi olduğu kesin.
Yeniden doğal gıdalara ve doğal kokulara sahip olma umuduyla…
Gününüz aydın ve mutlu olsun.