“AARDAPPELBEURS” – PATATES BORSASI NEDEN NEVŞEHİR’DE OLMASIN?
Bugün öğle vaktinde Deventer şehrinde bir şehir turuna çıktım. Deventer, Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu’nun bulunması nedeniyle her yıl yolumuzun düştüğü, devlet işlerimizin yapıldığı ve bilinen Overijssel Eyaleti’ndeki önemli bir Hanze (Hansa) şehri. Şehrin kenarından aynı zamanda İjssel Nehri geçmekte.
Orta Çağ’dan Günümüze Ticaret Birlikleri
1356’da başlayan Hansa Şehirler Birliği ve sözleşmesi, Orta Çağ’da Almanya, Hollanda, Belçika, Danimarka, Norveç ve İsveç gibi ülkelerden 70 şehrin katılımıyla kurulan ticari, siyasi ve iktisadi bir birlikti (Hanzeverbond)
Aslında Avrupa Birliği gibi ekonomik topluluklar, dünya tarihinde ilk kez denenen yapılar değil. ABD, AB ve diğer ekonomik-politik birliklerin geçmişte de benzer girişimleri olduğunu biliyoruz.
Bu tür birliklerin geliştiği şehirlerde ticaret büyümüş ve refah artmıştır. Bunu, şehir merkezlerindeki mimari yapılarda görmek mümkün. Hollanda’daki 342 belediye, 12 eyalet yönetimi, Lahey’deki merkezi hükümet ve Avrupa Birliği, tarihi yapıları ve Orta Çağ mirasını (monumenten gebouwen) çok iyi korumaya çalışıyor. Tarihi statüdeki binaların bakımı, onarımı ve korunması Tarihi Değerler Fonu (Monumentenfonds) tarafından destekleniyor.
DEVENTER’DE PATATES BORSASI
Duvardaki bir yazı dikkatimi çekti: “Aardappelbeurs” – Patates Borsası. Bir binanın üzerinde “Patates Borsası” yazıyordu. Neden bizde, Nevşehir’de, Kayseri’de veya Niğde’de Kümpür / Aardappel / Patates Borsası olmasın?
Neden patatesi bir endüstri tarım ürünü haline getiremedik?
Patates, geçmiş yıllara göre daha verimli üretilmesine rağmen, elde edilen gelir ve serbest piyasa ekonomisinin dalgalanmaları nedeniyle ne üreticiyi zengin etti ne de yok etti. 1979 yılında, kaya ambarlarında kalan patatesler, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel hükümeti tarafından kilosu 1 TL’ye satın alınmıştı.
Bazı üretici köylüler, hem patates parasını devletten aldı hem de aynı patatesi tüccara satarak çifte kazanç elde etti. Oysa Hollanda’da üretici, devletten ve müfettişlerden korkar. Çünkü burada kooperatifler güçlüdür ve üyesini disipline eder; gerekirse üyelikten çıkarır, hatta adeta aforoz eder.
GÖRE KASABASI’NDA İLK PATATES EKİMİ
Göre Kasabası’nda ilk patates ekimini yapanlardan biri dedem Muçooğlu Mustafa Sucu, namıdiğer Sarı Dayı idi.
Geçmiş yıllardaki patates fiyatlarını ve piyasa gelişimini iyi incelemek gerekir. Uzman olmamakla birlikte, Sucu Ailesi, iyi bir patates yetiştiricisiydi. Dedem Sarı Dayı Mustafa Sucu’nun, Göre Kasabası’nda Alman, Yassı ve Ödemiş patateslerini ilk ekenlerden biri olduğunu biliyoruz.
Batı Avrupa ülkeleri, yıllar önce Patates, Fındık, Süt ve Çiçek Borsaları kurarak üreticiyi güvence altına aldı. Peki biz neden patates için yıllık taban fiyat uygulamasını gerçekleştiremedik?
Kurulamayan üretici birlikleri ve kooperatifler yüzünden patates fiyatlarını belirleyecek güçlü bir organizasyon oluşturamadık. Çeşitli korkular, politik engeller ve çıkar çatışmaları yüzünden üretici kooperatifleri istenilen şekilde faaliyete geçirilemedi.
KOOPERATİFLEŞMENİN ÖNÜ KESİLDİ
Türkiye’de Fiskobirlik, Tariş, Çukobirlik, TMO gibi üretici kooperatifleri faaliyet gösteriyor. Ancak her dönemde, iktidarların müdahalesine açık olan bu yapılar, bağımsız bir ticari ve iktisadi organizasyona dönüşemedi.
Komprador burjuvazi, esnaflar ve tüccarlar
Son 70 yılda, sermaye sahipleri, tüccarlar ve işbirlikçi kompradorlar, kooperatifleşmeyi “komünizm” propagandasıyla etkisiz hale getirdi. Halbuki, kooperatifler güçlü ve bağımsız bir şekilde çalışsaydı, üreticiler daha istikrarlı ve kazançlı bir sistemin parçası olabilirdi.
BİR GÜN PATATES BORSASI OLACAK MI?
Kim bilir, belki bir gün Fındık ve Patates Borsası kurulur ve hem üretici hem de tüketici güven içinde hareket edebilir. Patates üreticisi, geleceğe yönelik güvenli, huzurlu ve refah içinde bir yaşam sürebilir.
Ama bunun için bir “çaba” ve “vizyon” gerekiyor.
Kim ne düşünürse düşünsün, Türkiye’de patatesi endüstriyel bir ürün haline getirme fikri bir sevda olmalı. Tarım ve sanayi entegrasyonu olmadan, güçlü bir ekonominin inşa edilemeyeceğini unutmamak gerekir.
SÜT VE BAL ÜLKESİ HOLLANDA - “HET LAND VAN MELK EN HONING”
Tarımda Hollanda’yı örnek alabiliriz. 2024 itibarıyla yüzölçümü 41.850 km² (eski Konya ili kadar) ve nüfusu 18 milyon 56 bin olan Hollanda, yıllık tarım ihracatını 128,9 milyar euro seviyesine çıkarmış durumda. Dünyada tarım ürünleri ihracatında ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor.
Hollanda gibi küçük bir ülke, tarım ve hayvancılıkla bu başarıyı yakalayabiliyorsa, biz neden başaramıyoruz?
BECEREMEDİKLERİMİZ VE SİSTEM SORUNU
Burada kritik nokta vizyon ve misyonumuzun eksikliği. Kapitalizmin ve emperyalizmin kurallarını biz yazmadık. Ama var olan küresel ekonomik sistem içinde bile tam uyum sağlayamadığımız için, kendi piyasamızı yönetmekte zorlanıyoruz.
Gelin, patatesi ve diğer tarım ürünlerini güçlü bir sektör haline getirecek çözümleri konuşalım.
Belki bir gün Nevşehir’de, Niğde’de, Kayseri’de bir “Aardappelbeurs – Patates Borsası” kurar ve bu vizyonu gerçeğe dönüştürürüz.
Hoşça kalın.