Demokrasi, Yunanca δημοκρατία (dēmokratía) sözcüğünden gelir ve "halk yönetimi" anlamını taşır (dêmos: halk + kratos: güç). Türkçe sözlükte ise “halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık” olarak tanımlanır.
Demokrasi, vatandaşların yönetime katıldığı bir hükümet biçimidir. Vatandaşlar, doğrudan ya da temsilciler aracılığıyla yönetimde yer alabilirler. Aynı zamanda demokrasi; siyasi, ekonomik, dini, kültürel, etnik ve yasal eşitlik konularında öne çıkan bir yönetim anlayışıdır. Yasal eşitlik, özgürlük ve hukukun üstünlüğü demokrasinin en temel unsurlarıdır.
Ancak demokrasi kavramını çoğu zaman yalnızca zor durumda kaldığımızda hatırlar, içselleştirmeden, uygulamadan ve kabul etmeden kullanırız. Oysa demokrasi, bir inşaatta çimento eksikliği gibidir. Onu özümsemek, kabul etmek ve tüm yaşamın yasalarla uyumlu bir şekilde işlemesini sağlamak gerekir.
Bunu yapmadığımız sürece, toplumda etki-tepki söylemlerinin, siyasi, etnik ve kültürel huzursuzlukların ve toplumsal çatışmaların önüne geçmek mümkün olmaz. Bu da ülkenin sosyal, ekonomik ve evrensel değerlerden uzaklaşarak komşu ülkelerin gerisinde kalması anlamına gelir.
Bulgaristan Örneği
Elma ile armudu birbirine benzetmek pek doğru olmaz; ancak kısa bir sürede büyük değişimlerden geçen Bulgaristan, demokrasi adına önemli bir örnek teşkil etmektedir.
1984-1989 yılları arasında Bulgaristan, Müslüman ve Türk azınlığı yok sayan politikalar uygulamış ve bu dönemde Bulgaristan Türkleri, toplu olarak Türkiye’ye göçe zorlanmıştı. Hepimizin bildiği gibi Bulgaristan, Doğu Bloku ülkeleri arasında en katı komünist rejime sahip olanlardan biriydi. 1988-1989 yıllarında, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden 350.000 etnik Türk, doğdukları topraklardan, evlerinden ve mezarlarından koparılmış, sadece Türk ve Müslüman oldukları için bu zulme maruz kalmışlardı. Aynı kader, Osmanlı’nın 1900’lü yılların başındaki Balkan Savaşları sırasında da Balkanlardaki Türkler için geçerliydi.
Türkiye’ye gelen göçmenler Bursa ve Trakya gibi bölgelere yerleştiler. Ancak yıllar sonra komünizmin çöküşüyle birlikte Bulgaristan demokratikleşme sürecine girdi ve bu azınlıklar ülkelerine geri dönme fırsatı buldu. 1 Ocak 2014 itibarıyla Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’ın vatandaşları, AB ülkelerinde serbest dolaşım ve çalışma hakkına sahip oldu.
Daar komt bij dat Bulgaarse- en Roemeense werknemers vanaf 1 januari 2014 ook gebruik kunnen maken van het vrij verkeer van werknemers binnen de EU. Dit betekent dat zij zonder werkvergunning werk mogen aanvaarden in Nederland en in Nederland mogen verblijven.
(Ayrıca, 1 Ocak 2014'ten itibaren Bulgar ve Rumen işçiler, AB içinde serbest dolaşım hakkından yararlanabilir. Bu, onların Hollanda'da çalışma izni olmadan iş bulabilecekleri ve ikamet edebilecekleri anlamına gelir.)
Peki, Demokrasi Nerede?
Bugün Avrupa Birliği’ne tam üye olan bir Bulgaristan görüyoruz. Ülke, etnik hakları tanımış ve toplumda barış içinde bir arada yaşama kültürünü benimsemiştir. Bunun somut göstergelerinden biri de etnik azınlıkları temsil eden Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisinin elde ettiği başarıdır.
27 Ekim 2024 seçimlerinde HÖH, %14,1 oy oranıyla 240 sandalyeli Bulgaristan Parlamentosu’nda 47 milletvekili ile yer aldı. Ayrıca Avrupa Parlamentosu’nda da 2 temsilci ile Bulgaristan’ı temsil etmektedir. Geçmişte HÖH, Şumen, Tırgovişte, Razgrad, Kırcaali ve Silistre gibi şehirlerde büyük başarı elde etmiş, belediye yönetimlerinde etkili olmuştur.
Demokrasinin Gücüyle Nereden Nereye?
Bugün Avrupa Birliği’ne üye olan ve AB’den en iyi payı alan ülkelerden biri olan Bulgaristan’da, Kırcaali gibi belediyelerde seçimleri Türk kökenli adaylar kazanmış, belediyenin resmi internet sitesinin Türkçe, Bulgarca ve İngilizce dillerinde hizmet verdiğini görmekteyiz. Bu başarıda eğitim ve öğretimin büyük bir rol oynadığı açıktır.
Demokrasi; ekonomi, eğitim, bilgi, teknoloji ve inovasyon ile iç içe geçmiş bir kavramdır. Demokratik gelişim ve evrensel standartlar, güçlü bir ekonomi ve müreffeh bir yaşam için hayati önem taşır.
Bir gün mutlaka, barışın, refahın ve huzurun yalnızca demokrasilerde var olabileceğini göreceğiz. Tüm demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü benimsediğimizde, ne politik baskılar ne de özgürlüklerin kısıtlanması korkusu hayatımızda yer bulacaktır.
Hoş ve demokratik günler dilerim.