Tıpkı bir kaset çaları (cassette recorder) sarar gibi... Baştan al, yeniden başla.
İnsan, doğuştan meraklıdır. Olanı biteni takip eder, anlamaya ve öğrenmeye çalışır. Eğer merak etmeseydik, öğrenme becerimiz de olmazdı. Elbette çevremizdeki gelişmeleri; güzeli, çirkini, akıllıyı, aptalı, faydalıyı ve zararlıyı izleyebilmek büyük bir nimettir. Her birey, kendi gözlem gücüyle, duygularıyla ve sahip olduğu renkli ya da renksiz gözlüklerle hayata bakar.
Ben Almelo şehrinde yaşayan biriyim.
Sakın kızmayın ama Almelo, her ne kadar resmi olarak bir şehir statüsünde olsa da, Avrupa’daki birçok şehirle kıyaslandığında biraz köy, biraz da şehir havasında olan, ortada kalmış bir yerleşim merkezidir. Feodal ilişkiler halen güçlüdür. Bu yüzden geleneksel aile yapısına ve inançlara bağlı olanlar, Almelo’yu farklı ve sevimli bulur.
Duyduğuma göre, Almelo’daki Türk toplumunun birliği, dirliği ve birbirine olan bağlılığı; Enschedé gibi 150 bin nüfuslu, üniversitesi ve tekstil sanayisi olan daha büyük bir şehirde bile bulunmuyor.
45 Yılda İnsan Yaşadığı Yere Alışıyor
Almelo’yu, Hollanda’ya yerleşmemiz için babamız seçmiş. Bu konuda hiçbir şikayetimiz olmadı. Sahip olduğumuz bilgi, beceri ve sosyal birikimle, 44 yıl içinde Almelo’da kendimize yeni bir vatan kurduk.
Zaten “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” derler ya, yeni bir mekânı vatan olarak benimsemek için kırk yıl geçmesi gerekiyor belki de. Artık 44 yılın ardından, burayı yeni vatanım olarak kabul etmek gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti nüfus kayıtlarına bakarsak, ilk ikamet adresimiz Almelo değil mi zaten?
Asıl Meseleye Gelelim
Her yaptığımız istişare toplantısında, hep aynı konular gündeme gelir: Mevcut sorunlar, gelecekteki olası zorluklar ve yapmamız gereken çalışmalar... Ancak çoğu zaman bu konuşmalar somut bir sonuca bağlanmaz. Ortada ne bir vizyon vardır, ne de bir misyon.
Tıpkı eski bir kaset çalar gibi, başa sarar ve tekrar başlarız.
İşte tam bu noktada şunu diyorum:
Biz, başkalarını takip etmekten, kendimizi ve kendi potansiyelimizi unutuyoruz. O zaman bir yerde bir yanlışlık var demektir.
Başkasının ne yapamadığından çok, biz ne yapabiliriz?
Bu soruya odaklanırsak, hem daha huzurlu oluruz hem de kendi kaderimizi kendimiz yazmış oluruz. Ortaya koyduğumuz ürünler de daha anlamlı ve tatmin edici olur.
Sorun Nerede?
Gelin birlikte düşünelim:
Neden hayat kolaylaştırılabilecekken biz zorlaştırıyoruz?
Oysa ki hayatı kolay, mutlu, huzurlu ve kaliteli kılmak; yaşam felsefemiz ve inancımız olmalı.
Hoşça ve mutlu kalın.