Wilders’ın Ayak Sesleri


  • Kayıt: 11.03.2017 14:44:00 Güncelleme: 11.03.2017 21:44:00

Hollanda’da özellikle biz göçmenler sandığa ne kadar ilgi duyacağız belli değil.Ama gençler fazla ilgi duymayacak gibi. 

 

 Hollanda medyasında yer alan bazı haber ve araştırmaları dikkate alırsak, Göçmen kökenli birçok genç kendisinin Hollanda siyasetinde temsil edildiğine inanmıyor. Sandığa bunlardan sadece dörtte birinin gitmesi bekleniyor. Mesela ileri sürdükleri bir kaç neden;Oy atmak benim hayatımı değiştirmiyor. Benim sesim zaten duyulmuyor gibi nedenler.Sürekli eleştirdiğimiz birinci nesil sandığa daha yakın gibi.

 

15 Mart sonrası Hollanda’yı nasıl bir tehlikenin beklediğini anlamak istiyorsak şüphesiz ki ülkenin genel atmosferine, Wilders liderliğinde büyüyen Özgürlük Partisi’nin nasıl bir parti olduğuna ve ne yapmak istediğine yakından bakmak gerekiyor.

 

Irkçı ve İslam karşıtı açıklamalarıyla öne çıkan ve tüm camileri kapatmayı planlayan siyasetçi, 15 Mart’ta yapılacak seçimlerde favori görünüyor. Avrupa'da yıl içinde Fransa, Almanya ve İtalya'da seçimler var. Her üç ülkede de aşırı sağcı partiler yükselişte!

 

Hollanda devlet televizyonuna bir mülakat veren Wilders ayrıca, ülke sınırlarını kapatma vaadinde bulundu:

 

"Sınırlarımızı kapatıp, yabancılara verdiğimiz parayı elimizde tutarak kendi Hollandamızı inşa etmek istiyoruz. Milyarlarca Euro ödüyoruz, Brüksel’e, Yunanistan’a, Afrika’nın gelişimi için ve Hollanda’daki mülteciler için. Tüm harcamaları keseceğiz ve parayı Hollanda’nın kendi halkına vereceğiz."

 

 

 

Hollanda “uzlaşma kültürü”ne dayanan bir siyaset anlayışına sahip ve bu uzlaşı kültürü, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri süren koalisyon hükümetlerinin bir sonucu. 2012 yılından bu yana ülkede liberal parti (VVD) ile İşçi Partisi (PvdA) koalisyonuna dayalı bir hükümet iş başında. Daha önce Hollanda, Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDA) büyük hükümet ortağı olduğu koalisyonlarla yönetildi. 

 

Liberaller hemen hemen her koalisyonda yer aldılar ve giderek de oylarını artırdılar. Bunun zıddına ülkenin geçmişinde önemli roller oynayan Hristiyan Demokratlar ve İşçi Partisi giderek zayıfladı ve bu partilerden memnun olmayan kitleler aşırı sağ partiye kaydılar.

 

Uzlaşma kültürü ve koalisyon hükümetleri, uluslararası arenada Hollanda için bir başarı olarak görülse de aslında ülke sakinleri açısından suya sabuna dokunmayan koalisyon hükümetleri sıkıcı bir rutin olarak algılanıyor. 

 

Seçimler oluyor, hükümetler değişiyor ama ülkede yapılmak istenen reformlar yapılamadığından halk sürekli bir biçimde aynı senaryoyu icraata koyan hükümetler geçidini izliyor. Neticede ülke insanının canına tak etmiş olmalı ki, bu kez Hollanda köklü bir değişim istiyor ve bu değişimi ancak aşırı sağ parti lideri Wilders’in gerçekleştireceğini d

Ebubekir TURGUT