Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanı Yeşilgöz, Bits of Freedom tarafından "en büyük mahremiyet ihlali" ödülüne layık görüldü. Bits of Freedom'a göre, Yeşilgöz, yanlışlıkla terör listesine alınan kişilerin kaderine terk ediyor.
Yeşilgöz, ödülü kazanmasının ardından yaptığı açıklamada, sorunun farkında olduğunu ancak çözümün kolay olmadığını söyledi. Yeşilgöz, "Bu, uluslararası bir sorundur ve tek bir ülkenin çözebileceği bir sorun değildir. Diğer ülkelerle birlikte çalışmak ve bu kişilerin haklarını korumak için adımlar atmamız gerekiyor" dedi.
Ancak, Yeşilgöz'ün bu açıklamaları, yanlışlıkla terör listesine alınan kişilerin mağduriyetlerini görmezden geldiği şeklinde eleştirilere neden oldu.
Hollanda Müslüman Hakları İzleme Örgütü'ne (MRWN) göre, yüzlerce Hollandalı yanlışlıkla uluslararası terör listesine dahil ediliyor. Bu kişiler, artık belirli ülkelere giremiyor ve kendilerine karşı herhangi bir şüphe veya cezai dava bulunmadığından çoğu zaman neden listede olduklarını bile bilmiyor.
Adalet Bakanı Yeşilgöz-Zegerius, sorunu kabul ediyor ve haksız uyarıları önlemek ve etkilenen vatandaşlara destek olmak için elinden geleni yaptığını söylüyor. Ancak bakanın bu konuyla ilgili parlamento sorularına verdiği yanıtlara göre, mağdurların esas olarak kendi başlarına harekete geçmesi gerekecek.
Bakan, polisin Hollanda vatandaşlarını listeden çıkarmayı 'unuttuğu' iddialarını reddetti.
Ancak, reddetmenin kökenlerini bulmanın önemli olduğunu söyledi. Bu, ilgili kişinin yabancı yetkililere bir ülkeye erişimin neden reddedildiğini sorması, Hollandalı bir makamla iletişime geçmesi veya polise yazılı erişim talebinde bulunması yoluyla yapılabilir. Eğer uyarının yanlış olduğu ortaya çıkarsa, polis uyarıyı kaldırabilir ve muhtemelen kendi sistemlerindeki verileri yok edebilir. Ancak bu yalnızca polisin bizzat verdiği raporlar söz konusu olduğunda mümkündür.
Bir ülke, reddin Interpol sistemlerindeki bir uyarıya dayandığını beyan ederse, etkilenen kişinin, dosyasının incelenmesi talebiyle doğrudan Interpol ile iletişime geçmesi gerekir. Ancak bu da zor bir prosedürdür.
Şu aanda mecliste olmayan ama o dönemde Denk Partisi lideri olan Milletvekili Farid Azarkan, bakanın cevaplarından pek tatmin olmadı. İnsanların yanlış kimliklerinin tespit edilmesinin göz ardı edilemeyeceğinin artık anlaşılmasından memnun olduğunu söyledi. Ancak, vatandaşların sistemlerde kendileri hakkında ne yazıldığını, uyarı yapılıp yapılmadığını, yurt dışında veri paylaşılıp paylaşılmadığını daha kolay öğrenebilmesi gerektiğine inanıyor.
Azarkan, "Tüm hikayelerimiz bunun işe yaramadığını gösteriyor. Aslında isimler aktarılmış gibi görünüyor ve vatandaşların kimlikleri örneğin polis tarafından belirlenmiş gibi görünüyor, oysa Hollanda'da onlara bunun böyle olmadığı söylendi" dedi.
Ayrıca bakanın, Hollanda polisinin erişebildiği ve isim alışverişinde bulunabildiği FBI'ın Terörist Tarama Veri Tabanı (TSDB) hakkındaki sorulara yanıt vermediğini de fark ediyor. "Kısacası sorularım, polisin terör şüphesi bulunmayan veya terör suçundan hüküm giymiş kişilerin isimlerini de verip vermediğiyle ilgiliydi. Ve eğer şüpheli olmayan kişilerin isimleri aktarılıyorsa, bunu yapmanın kriterleri nelerdir ve bu ne sıklıkta oluyor?
Azarkan'a göre isimleri gönderen ve geri çeken Hollanda polisi. "Bildiğim kadarıyla Interpol bunu bağımsız olarak değil, Ulusal Polis Birimi'nin parçası olan Ulusal Merkez Bürosu yapıyor. Bakan, Interpol'e bir mektup gönderilmesini tavsiye ediyor ancak bunun doğru yol olduğunu düşünmüyorum. Hollanda polisinin hakkınızda ihbarda bulunup bulunmadığı sorusuna Hollanda'da cevap alabilmelisiniz."
Bakan Yeşilgöz'ün ödülü, mahremiyet ve özgürlüklere yönelik ciddi bir tehditi ortaya koyuyor. Yanlışlıkla terör listesine alınan kişiler, hayatları üzerinde büyük bir etkiye sahip olan bir sorunun kurbanı oluyorlar. Bu sorunun çözülmesi için, yetkililerin ve şirketlerin daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.
