Denk Değişime Zorlanırken


  • Kayıt: 05.06.2020 21:27:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:09:07

Denk Değişime Zorlanırken

 

Hollanda Parlamentosuna en fazla Türk kökenli adayların girdiği yıl olmuştu 2012 seçimleri Hollanda’da. İşci Partisi (PvdA) listesinde o yıl toplam 8 Türk kökenli aday yer aldı. Bu adaylardan 5’i seçilerek Hollanda Parlamentosunda yer almayı başardılar. Bu 5 adaylardan direk olarak seçilen Tunahan Kuzu ve PvdA’nın koalisyonda yer almasıyla bakanlık dağılımı sonrası Selçuk Őztürk hükümet kurulduktan sonra Parlamentoda yerini aldılar.

 

Toplam sandalye sayısı 150 kişiden oluşan Hollanda Parlamentosunda ilk defa bu kadar çok Türk kökenli milletvekili ile temsil edildik. Sadece İşçi Partsi (PvdA)’dan 5 milletvekili Hollanda Parlamentosuna girmeyi başardılar. Bu adaylardan Tunahan Kuzu ve Selçuk Őztürk daha çok muhafazakar topluma yakınlığı ile tanınıyorlardı. Diğer üç Türk kökenli milletvekilleri ise, parti politikaları ile aynı çizgide hareket ederek Kuzu ve Őztürk ile birlikte hareket etmediler.

 

Aynı yıl Avrupa’da aşırı sağ ve ırkçılık rüzgarları esiyordu. İşçi Partisi (PvdA) daha çok azınlıklara yönelik olumlu bir siyasi parti olarak biliniyordu. İster istemez onlarda tabanda oy kaybı kaygısıyla, bu aşırı sağ çizgiye doğru kaymak zorunda kaldılar. Őzellikle İşçi partisinin uyumdan sorumlu Bakanının yabancılar politikasında uyguladığı sert ve yanlış politika bu 5 milletvekilinden Kuzu ve Őztürk’ün tepkisini çekti, bir süre sonra bu tepki parti içerisinde büyüdü, partilerinin kendilerine uygulamak istediği dayatmalara boyun eğmeyerek 2014 yılının Kasım ayında partileri ile yollarını ayırmak zorunda kaldılar. İlk etapta geçici olarak Hollanda Parlamentosunda Kuzu-Őztürk olarak devam ettiler.

 

2015 Şubat tarihinde DENK adında kendi partilerini kurdular. Kısa süre zarfında Ocak 2016 tarihi itibariyle partinin üye saysı 2100’e ulaştı. En son rakamlara göre partinin üye saysı 4000 rakamına ulaşmış oldu. 2015-2016 yılları içerisinde DENK partisi bünyesine tanınmış önemli isimleri de katmayı başardı. DENK, 15 Mart 2017 Hollanda Parlamentosu seçimlerine hazırlanıyordu.

 

Katıldıkları bu ilk seçimde toplam 216.147 oy alarak Hollanda Parlamentosuna 3 milletvekili göndermeyi başardı. 21 Mart 2018 tarihinde yapılan Belediye meclisi seçimlerinde ise değişik Belediyelerde girdiği seçimlerde 24 meclis üyesi kazanarak toplamda 70.832 oy topladı. Bunu takip 2019 Mart ayında yapılan Eyalet seçimlerinde 4 sandalye kazanarak 121.753 oy topladı. Eyalet seçilerinin hemen 2 ay sonrası Avrupa Parlamentosu seçimleri vardı, bu seçilere de katılan denk maalesef Avrupa Parlamentosuna bir aday gönderecek oy oranını yakalayamadı; bu seçimde parti 60.669 oy topladı.

 

DENK partisinin İlk Hollanda Parlamentosu seçiminde aldığı 216.147, sonrasında gelen seçimlerde ciddi bir düşüş göstermesi, parti içi ve teşkilatlarda bunun sebebleri ve sorumluları tartışılmaya başladı. Nerede hatalar yapıldı, adaylar tercihinde yanlışlar doğrular tartışılır boyuta geldiği kamuoyunda söylenmeye başlamıştı.Bu olumsuzlukların gölgesinde DENK Eyalet seçimlerine hazırlanıyordu. Parti lideri Kuzu, partinin daha geniş kitlelere hitap edecek içeriklerle temsil edilmesini isterken, Őztürk ise Parlamentoda daha çok sembolik konuları gündeme taşıyarak, DENK partisini, marjinal ve daha zor duruma itiyordu. Bunun için Eyalet seçimlerinde Őztürk’ü Senato liste başı adayı olarak gösterdiklerini açıkladı, Őztürk’ten boşalacak sandalye’ye ise parti liştesinde 4. sırada yer alan bir Bayan Albitrouw’un geçeğini basınla paylaşıldı.

 

Kuzu’nun Mayis 2019, bayan Albitrouw Őztürk’ün yerine geleceğini toplumla paylaşmış olması ve Őztürk ise sandalyesini bırakmayarak parlamentoda milletvekilliği görevini sürdürmesi parti içinde değişimi zorlaştırıyordu.Eyalet seçimlerinin hemen iki ay sonrası 23 Mayıs 2019 tarihinde Avrupa Parlamentosu seçimleri vardı.Bu seçimede katılan DENK seçimlerden istediği sonucu alamadı. Artık DENK partisinde işler iyi gitmiyordu, bir çıkıs aranmaya başlandı. Kuzu ve Azarkan parti Başkanının bilgisi dışında İstanbul’a tatil amaclı giderek ve buradan sosyal medya aracılığı ile paylaştıkları fotoğrafta, partinin geleceği konusunda fikir alış verişinde bulunduklarını belirtmeleri, parti Başkanı Őztürk’ü rahatsız etti.

 

21 mart tarihinde Kuzu’nun hiç beklenmedik bir şekilde, parti liderliğinden geri çekildiğini ve Mart 2021 ayında yapılacak seçimlerde aday olmıcanı, bu tarihe kadar meclisteki milletvekilliği görevini südüreceğini kamu oyu ile paylaştı.Kuzu bu açıklamasında bu kararı alma gerekçesi olarak, “Siyasetin özel yaşamına çok etki etmesini gösteriyordu”.Kamu oyu bu karar karşısında birden şaşırsada kişisel bir karar olduğu için saygı duyarken, Parti içerisinden Kuzu’nun iki yıl önce 2018 yılında bir bayanla olan “sınırı aşan” ilişkisi HP/ De Tijd dergisinde gündeme bomba gibi düştü.

 

Hollanda medyası DENK yönetiminden bu konuda bilgi edinmek için bilgi istediğinde, 30 Mart tarihinde basın sözcüsü bir açıklama yaparak bunu doğruluyor, Kuzu’nun bu olaydan dolayı disipline verildiğini ve geçici olarak Parti Liderliğinden alındığını, partinin liderine sahip çıkmaması Kuzu’nun sert bir yazılı açıklama yapmasıyla sorunun Parti içinden Parti dışına yayılmasına yol açtı.

 

 

Kuzu’nun ayrılmasından sonra parti liderliğine geçen Azarkan, Kuzu ile birlikte hareket etme arzusunda gözüküyordu. Tarafsız gibi davranmak istesede yönetim tarafından güvenilmediği gözüküyordu. Basın ve medyaya verdiği açıklamalarda yönetime ulaşamadığını belirtiyor ve durumun biran önce geçici bir yönetim oluşturularak çözüme kavuşturulmasını istiyordu. Yönetim’e yapmış olduğu çağrıda yönetimi istifaya davet etti ve bu davete yalnız Kuzu ve Azarkan ile uyumlu olan Albitrouw yanıt vererek Parti yönetiminden istifa ettiğini açıkladı. Başkan ve diğer üç üyenin de istifası beklendi fakat bir yanıt alınamadı. Parti Başkanı Őztürk geçici bir yönetim oluşmasının istifa etmeyerek önünü kapıyor ve parti içi kendine yakın olan kişilerle Kuzu’nun yıpratılması yada tekrar partinin liderliğine gelmesini istemiyordu. Parti meclisi, Belediye meclisi ve birçok parti seçmenlerinin istifa çağrılarına yanit vermezken, karşı bir atak yapıp Utrecht Űniversitesi Őğretim Űyesi Prof. Tom Zwart’i arabulucu olarak görevlendirme yoluna gitti. Bu durum Kuzu ve Azarkan tarafından tepki ile karşılandı. Zira Kuzu ve Azarkan’a göre tarafsız yeni bir geçici yönetimin bu araştırmayı yapması gerekiyordu.Olay ile direk bağlantısı olan birinin bir aracı tayin etmesinin tarafsızlığa gölge düşüreceğini belertiyorlardı.

 

Prof. Tom Zwart Trouw gazetesinin bir haberinde; “Denk partisi lider partisinden, üyelerin etkinolacağı bir parti, çatışan kutuplaşan bir partiden merkezdeki partiler ile uzlaşan bir parti olacağı” mesajını vermesi ciddi bir mesaj olarak basınla kamu oyu ile paylaşılıyordu. Bu sözler her nekadar demokratikleşme için güzel bir adım olarak değerlendirilsede, hedef güçlü bir liderin arzu edilmediği anlamına geliyordu. Bu şekilde Kuzu’nun güçlü liderliği parti tabanına doğru mesajı verilerek Kuzu’nun zayıflatılmak mı isteniyor sorularını akla getiriyordu.Arabulucu Prof. Tom Zwart Őztürk’ün tek taraflı talebiyle araştırma yaparken, Kuzu ise 6 Haziran’da yapılacak Genel Kurul’da olup bitenler konusunda DENK üyelerini ikna edecek açıklamalarda bulunacağını açıkladı. Genel Kurul’un yapılmasına bir aydan fazla bir zaman olması her iki tarafta kamplaşmaları derinleştirdiği ise gözlerden kaçmıyor.

 

“DENK partisinde yaşanan asıl sorunun, yukarıda belirtiğim, partinin giderek oy oranının düşmesi, parti yönetiminin seçim ve teşkilatlanmalardaki tercihleri her ne kadar önemli rol oynasada aslında en önemli ana nedenin partinin lideri Kuzu’nun yerleşik siyasi sistem tarafından siyasi kariyerini bitirme girişimi olarak değerlendirmenin daha doğru olacağı düşüncesindeyim”.


Hollanda Parlamentosunda mevcut siyasi partilerin hepsine baktığımızda bir liderlik sorunu olduğunu görebiliyoruz. Kuzu ise DENK partisinin liderliğinde karizmatik bir tablo ortaya koyarak Hollanda Parlamentosuna farklı konuları gündeme taşıyarak diğer partileri ve sistemi yormaya başladığı gözlerden kaçmıyordu. Yalnız Parlamento içinde değil aynı zamanda değişik platformlarda eylemlerde bizzat bulunup aksiyon yönünü toplumla da birleştirerek dikkatleri üzerine çekiyordu. Hollanda’nın Birleşmiş Milletler gözetimi altında Sırplar tarafından Tüm Dünya’nın gözleri önünde soykırıma uğrayan Bosnalı Müslümanları gündeme taşıması, İsrail-Filistin konusunda İsraili sert bir şekilde Hollanda Parlamentosunda eleştirmesi, İsrail Başbakanının Hollanda Parlamentosunda uzatttığı eli havada bırakarak, “eli kanlı birinin elini sıkmam” diye tepkisini ortaya koyması, Türkiye’den devletin


gizli belgelerini sızdırıp Almanya’ya iltica eden Can Dündar’ın Parlamento’da yüzüne;


“Senin yaptığın bir suçtur, Hollanda yasalarına göre bunun en az 25 yıl cezası var” diyerek yüzüne tokat gibi tepki göstermesi, çin devletinin Doğu Türkistan Uygur Türkler’ine uyguladığı işkence ve asimilasyon politikalarını meclisin gündemine taşıması Hollanda Parlamentosunda hiç alışılmış bir olay değildi.


Hollanda Parlamentosunda daha önce girmiş olan değişik siyasi partilerden milletvekilleri ya pasif bir duruşla sandalyesinde kalıp mevcut partilerinin siyasi çizgisinde milletvekilliği sürelerini dolduruyor, yada Türkiye karşıtı bir siyaset çizgisi izliyorlardı. Kuzu ise yukarıdaki konuları gündeme taşıyarak sesini hiç duyuramayan muhafazakar kitlenin büyük sevgisini kazanıyordu. Kuzu’nun izlediği siyaset Türkiye karşıtı olmadığı gibi, Türkiye’deki mevcut İktidar ile de örtüşmesi, hemen beraberinde, “Türkiye’nin uzun kolu..” suçlamalarına maruz kalıyordu. Tabiki Kuzu’nun bu siyasetinden memnun olmayan yalnız Hollanda toplumu değildi, kendini Türkiyeli olarak adlandıran kurumlarda bu siyasi çizgiden pek hoşnut olmuyorlardı.

 

21 Mart 2020’de Kuzu’dan hiç beklendik bir şekilde açıklama geldi; “Siyaset özel yaşamına büyük etki etmesi nedeniyle”, önce parti liderliğini bıraktığını, sonra Mart 2021 tarihinde yapılacak seçimlerde de aday olmayacağını açıklaması, herkesi şaşırttı. Kuzu’yu bu kararı almaya zorlayan mutlaka bir sorunun olduğunu burada anlamamak okadar zor değildi. Siyasette başarılı birinin bu şekilde ayrılması kafalarda tabiki bir çok soruları beraberinde getiriyordu.

 

Kuzu’nun bu kararını toplumda şaşkınlıkla karşılansada, kişisel bir tercih olarak kabul ederken, birden HP/De Tijd denen dergi kanalıyla Kuzu’nun özel yaşamıyla ilgili haber ortaya atılıyordu. Bir partiye gelen ve iş başvurusunda bulunan bayanla sınırı aşan bir ilişkisi gündeme getirilerek, Kuzu hedef alınıyordu. Bu haberin sonrası Parti yönetimimin üzerine giden Hollanda basını bu olayla ilgili bilgi peşine düşüyor, parti Başkanı Őztürk basın sözcüsü aracılığı ile bir açıklama yaptırıyor:


Bu açıklamada Kuzu’nun 2018 yılında böyle bir aile dışı ilişkide bulunduğunu, bundan dolayı geçici olarak parti liderliğinden alındığını basınla paylaşıyor.Bunun üzerine o meşhur Kuzu’nun Facebook’tan paylaştığı, “Őztürk beni sırtımdan hançerledi” konulu sert tepkisi geldi.Kuzu’nun bu sert tepkisi bütün parti üyeleri, Parti Meclisi, çoğu parti Belediye meclisi üyelerinin parti Başkanı Őztürk’e karşı istifa çağrısına dönüştü. Selçuk Őztürk, bütün bu istifa çağrılarına karşı yanıt vermeyerek, 6 Haziran 2020 tarihinde Genel Kurul’la gidip burada Mart 2021 Seçimlerinde partinin yeni liste başı adayının belirlenmesini istiyor. Kuzu’nun tekrar siyasete dönmesini isteyen büyük bir kitle bulunmakta.Őztürk’ün Kuzu’nun özel hayatı ile ilgili 2018’deki konusunu basın sözcüsü aracılığı ile dışarı sızdırması Őztürk’ü birden parti içinde istenmeyen kişi konumuna itti.

 

Kuzu’u ve Őztürk’ün bu olaylardan sonra birlikte siyaset yapmaları imkansız bir konuma geldi

 

 

Şimdi DENK partisi, Kuzu’nun yeniden partinin başına gelmesini isteyenler ile, Kuzu’nun ve Őztürk’ün olmadığı bir parti yönetimle 2021 Parlamento seçimlerine girmek için yeni bir oluşumun olduğu görülüyor. Bu durum DENK partisinin bölünme sürecini başlatabilir; Kuzu’nun tekrar siyasete dönmesi ve başka bir Parti adında seçimlere katılması DENK partisi için büyük bir kayıp olacaktır.


5 Kişiden oluşan DENK partisi yönetiminden Albitrouw dan sonra iki kişinin daha istifa etmesiyle birlikte şu an iki kişi kalan yönetim kurulu, iyice köşeye sıkışmış durumda. Hemen herkesin Őztürk’ün artık önemli bir karar alamıcanı söylesede Őztürk iki kişilik yönetimi ile 6 Mayıs 2020 tarihi itibariyle Azarkan’ın partiden ihraç edildiğini önce kendisine daha sonrada basın yolu ile duyurması, parti içi çekişmenin bir hayli zor bir süreç’e gittiğini söylersek yanlış olmaz. Őztürk Azarkan’ın ihraç kararı ile ilgili parti karar ve disiplinine uymamasını göstersede üyeler bu karardan sonra bir hayli tepkili olduğunu gözlemliyoruz. Bu karar sonrası Kuzu bir açıklama yaparak; Azarkan’ın arkasında


durduğunu belirten açıklamada bulunarak bütün üyeleride bir kısa video çekimi ile herkesin Azarkan’ın arkasında olmaya çağırması karşılıklı çekişmenin dışarıdada devam edeceği sinyalini veriyor.


Peki şimdi bu tablodan ne çıkar diye sorarsanız: “Şahsi düşüncem DENK partisi, içerisinde Őztürk ve küçük sayıda etrafındaki arkadaşları ile partiyi Kuzu’suz ve Azarkan’sız yönetmekten vazgeçmeyecekleri. Bu arada Kuzu ve Azarkan partide olup bitenlerin yasal ve hukuki yönünü araştırılması için bir prosedür başlatabilirler. Böyle bir durumda hukuki süreç uzun bir zaman alabilir, hukuki süreç gölgesinde DENK partisi tepki odağı olacağından seçimlere bu şekilde girecek bir DENK başarılı olması zor gözüküyor. Kuzu ve Azarkan için böyle bir süreçte Őztürk’ün bulunduğu DENK içerisinde seçimlere katılmaları imkansız gözüküyor”.

 

 

Asıl soru Kuzu’nun tekrar siyaset yapmak isteyip istememesi, üyelerin ve toplumun arzusu Kuzu’nun siyasete devam etmesi yönünde gözüküyor. “Bu durumda hiç zaman kayıp etmeksizin Kuzu biran önce bir Parti kurup üyelerini gelecek seçimlere hazırlaması gerekmekte, aksi takdirde DENK üzerinde kayıp edecekleri zaman ve ortada bir partilerinin olmaması her ikisinide siyasette dışarıda bırakabilir”. Zira Mart 2021 seçimlerine bir 10 ay gibi bir süre var. Bu süre içerisinde parti kurulup teşkilatlanma ve kampanya için çok kısa bir zaman. Yeni bir kurulan partinin genel kurul yapmış olması gerekmektedir. Şayet farklı durumda seçimlere katılma şartlarını yerine getirememe gibi bir tehlike ile karşılaşılabilirler.

 

Hep birlikte merakla, 6 Haziran’da yapılacak Genel Kurul’a kadar neler olacağını takip edeceğiz, toplumun büyük bir çoğunluğunun Kuzu’nun tekrar DENK partisinin Lideri olarak, parti yönetiminin yeniden oluşturulup güçlü bir birliktelikle bu karmaşık yapıdan çıkılması. Bakalım aklı selim yolu ile birliktelik mi, yoksa, hırs ile dağılma sürecine mi girilicek? Bunu hep birlikte göreceğiz…

 

Ali Osman Biçen