Özgür sanat ortamı ve Hollanda

Bir sanatçı olarak Hollanda’da yaşamanın avantajlarını inkar etmek çok büyük bir vafasızlık olur. Hatta Hollanda’ya göç ettiğim ilk yıllarda, Türkiye’de modern sanat eğitimi almış biri olarak, tanık olduğum özgür sanat ortamı sarhoşluğunda, dayanılmaz bir üretim hissiyle dolup taştığımı hatırlıyorum. Bu his maalesef üretime dönüşemedi. Sebebi ise gayet basitti; kendime henüz bir üretim ortamı yaratamamıştım. Hayat şartlarıyla boğuşmakla meşguldüm.


  • Kayıt: 03.08.2012 14:46:00 Güncelleme: 03.08.2012 14:46:00

Bir sanatçı olarak Hollanda’da yaşamanın avantajlarını inkar etmek çok büyük bir vafasızlık olur. Hatta Hollanda’ya göç ettiğim ilk yıllarda, Türkiye’de modern sanat eğitimi almış biri olarak, tanık olduğum özgür sanat ortamı sarhoşluğunda, dayanılmaz bir üretim hissiyle dolup taştığımı hatırlıyorum. Bu his maalesef üretime dönüşemedi. Sebebi ise gayet basitti; kendime henüz bir üretim ortamı yaratamamıştım. Hayat şartlarıyla boğuşmakla meşguldüm.

 

Sanatçının, sanatsal kalitesi yüksek üretimler gerçekleştirebilmesi için kendine özgür bir sanatsal üretim ortamı hazırlaması gerekiyor. Bu özgür sanat ortamını sağlayan unsurlar, aslında sanatın genel karakterinin de aynası durumunda.

 

Özgür sanat ortamı sağlayan unsurların başında hiç kuşkusuz ekonomik bağımsızlık geliyor. Bunu geçim sıkıntısını bertaraf edecek sabit gelir olarak da niteleyebiliriz. Bunun yanısıra, tabi ki sanat üretiminin maliyetini karşılayacak kaynaklar da ekonomik bağımsızlığın bir parçası. Sanatsal üretimlere göre maliyet de değişebiliyor. Örneğin bir ressamın bir tablo maliyetiyle, bir film yönetmeninin film maliyeti kesinlikle bir değildir. Yönetmen, filmi için çok büyük bir destekçi bulması gerekirken, bir ressamın desteğe ihtiyacı en fazla 20 eserlik bir serginin maliyeti kadardır. 

 

Diğer bir özgür sanat ortamı yaratma unsuru ise, yaşanılan toplumda sanatsal üretimi engelleyebilecek kısıtlamaların ve baskıların hissedilir derecede var olması. Bu baskı ve kısıtlamalar bazen kanunen olabildiği gibi, çoğunlukla dolaylı yollardan da olabiliyor. Örneğin yetki sahibi zümreler kendi hayat görüşlerine ve inanışlarına ters bir eseri başka başka gerekçeler öne sürerek ortamdan kaldırabiliyorlar. Politik konjektür, rejim ve kabul gören kutsal inanışlar referans gösterilerek, mesajı olan hatta bazen mesajı olduğu sanılan sanat eserlerinin sansürlenmesi veya direkt üretiminin yasaklanması ve üretilenlerin cezalandırılarak yok edilmesi gibi uygulamalar, özgür sanat ortamını baltalayan uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor.

 

Bir de herzaman gözden kaçan veya dile getirilemeyen, toplumun ve toplumu yönetenlerin sanata ve sanatçıya bakışaçısı  var. Bu da özgür sanat ortamının belirleyici unsurlarından biridir. Sanat altyapısı kuvvetli bireylerden müteşekkil toplumlar, yöneticilerini de kendi içlerinden seçtikleri için, yüksek bir özgür sanat ortamının doğmasına sebep oluyorlar. Sanata anlam veremeyen ve sanat birikiminden yoksunlaştırılmış toplumlarda yaşananlar ise bunun tam tersi oluyor. Yönetime gelen dar görüşlü sanat vizyonu olmayan kişiler, toplumun yoz bir sanat yaşamasına çanak tutup, güdümlü ve tekrardan öteye gidemeyen eserlerin üretildiği kapalı bir sanat ortamının doğmasına sebep oluyorlar. Bu da özgür sanat ortamını ortadan kaldırıyor.  

 

Makalenin ikinci bölümü bir sonraki sayıda devam edecek.

 

Sevgiyle ve dostlukla kalınız,

 

Okan Akın

Amsterdam, 19 Haziran 2012