Hollanda’da Göçmen Kamu Çalışanlarının Sessiz Çığlığı


  • Kayıt: 30.11.2024 17:20:20 Güncelleme: 30.11.2024 17:21:41

Hollanda’da Göçmen Kamu Çalışanlarının Sessiz Çığlığı

Ebubekir TURGUT

Hollanda, eşitlik ve özgürlük ilkeleriyle tanınan bir ülke olsa da, kamu kurumlarında çalışan göçmen kökenli bireylerin deneyimleri bu idealin gerisinde kaldığını gösteriyor. Özellikle son dönemde, sağcı hükümetin yönetimiyle kurumsal ırkçılık ve ayrımcılık konuları daha fazla görünür hale geldi. Çeşitli bakanlıklarda görev yapan kamu çalışanları, iş yerlerinde önyargı ve eşitsizlikle mücadele ettiklerini ifade ediyor. Ancak bu sorunların dile getirilmesi bile çoğu zaman sosyal dışlanma ve misilleme korkusu nedeniyle mümkün olmuyor.

“Huzur İçinde Çalışmıyoruz”

Göçmen kökenli kamu çalışanları, iş yerlerindeki ayrımcılıkla ilgili endişelerini dile getirmekten çekiniyor. Kendilerini “Endişeli Kamu Çalışanları Kolektifi” olarak adlandıran yaklaşık 50 kişi, İçişleri Bakanı Judith Uitermark’a açık bir mektup göndererek kurumsal ırkçılığa karşı acil ve yapısal önlemler alınması çağrısında bulundu.

Bu çalışanlar, iş yerlerinde sürekli olarak dışlanma ve önyargılarla karşılaştıklarını belirtiyor. Mektupta yer alan ifadeler dikkat çekici:

“Kamu yararına özveriyle çalışan bizler, eşitsizlik ve güvensizlikle mücadele ediyoruz. Bu sadece bizi değil, kamu kurumlarımızın temelini de derinden sarsıyor.”

Bir çalışan ise şunları söylüyor:

“Burada çalışmaya başladığınız anda, sanki sürekli izleniyor ve değerlendiriliyorsunuz. Yapacağınız en ufak bir hata, kim olduğunuzun sorgulanmasına neden oluyor.”

Açık ve Gizli Ayrımcılık

Göçmen kökenli kamu çalışanlarının deneyimleri, raporlarla da destekleniyor. Yakın zamanda yayımlanan “Kamu Kurumlarında Irkçılık” raporu, kamu çalışanlarının %10’unun son bir yıl içinde ırkçılık yaşadığını ortaya koyuyor. Avrupa dışından gelen göçmen kökenli çalışanlarda bu oran %29’a kadar yükseliyor.

Raporda, yaşanan ayrımcılık iki ana kategoriye ayrılıyor:

1. Doğrudan ve açık ırkçılık: Göçmen çalışanların, iş yerlerinde açıkça aşağılandığı ya da küçümsendiği durumlar. Örneğin, bir çalışanın ilk iş gününde meslektaşı tarafından şu sözlerle karşılandığı belirtiliyor:

“Siz bizim çocuklarımızın yerini kapıyorsunuz.”

Başka bir olayda ise, bir kadın çalışana toplantıda başörtüsünü çıkarması söylendi.

2. Gizli ve dolaylı ayrımcılık: Çalışanların yeterliliklerinin küçümsenmesi, terfi süreçlerinde daha yüksek standartlarla karşı karşıya bırakılması gibi durumlar bu kategoriye giriyor. Bu tür ayrımcılıklar, çoğu zaman çalışanların durumun ciddiyetini fark etmesini zorlaştırıyor.

"Toeslagen" Skandalı Gibi Yeni Bir Ayrımcılık

Kamu çalışanlarının dile getirdiği bu ayrımcılık, Hollanda’da daha önce yaşanan Toeslagen Skandalı ile paralellik gösteriyor. Ancak bu kez ayrımcılığın hedefi vatandaşlar değil, kamu kurumlarında görev yapan göçmen kökenli çalışanlar.

Mektupta, ayrımcılıkla ilgili şu çarpıcı ifade yer alıyor:

“Irkçılık ve önyargı, yalnızca bireyleri değil, kamu kurumlarının işleyişini de derinden sarsıyor. Bu durum, sistemin güvenirliğini tehlikeye atıyor.”

Terfi Süreçleri ve İzolasyon Korkusu

Göçmen kökenli çalışanlar, terfi süreçlerinde daha yüksek standartlarla karşı karşıya kaldıklarını ve ayrımcılık nedeniyle kariyerlerinin ilerlemesinin engellendiğini belirtiyor. Ayrıca, ırkçılık ya da zorbalığı dile getirenlerin sosyal olarak izole edildiği veya kara listeye alındığı ifade ediliyor.

Bir çalışan şu sözlerle yaşadığı zorlukları özetliyor:

“Tatil için memleketime gideceğimi söylediğimde, sadakatim sorgulanıyor. Sürekli bir güvensizlik ortamında çalışıyoruz.”

Yeni Sağcı Hükümet ve Gelecek Endişeleri

Sağcı hükümetin yönetimi, kamu kurumlarında çeşitlilik ve kapsayıcılık konularına olan duyarlılığı azalttı. Göçmen kökenli çalışanlar, bu dönemde ayrımcılık ve dışlanma vakalarının daha da artmasından endişe ediyor.

İçişleri Bakanı Judith Uitermark, kamu kurumlarında güvenli çalışma ortamı yaratmak için Ocak ayında bir şikayet merkezi kurulacağını duyurdu. Ancak çalışanlar, bu girişimi yeterli bulmuyor. Göçmen kökenli bir danışman şu yorumu yapıyor:

“Yapısal reformlar olmadan bu sorunlar çözülmez. Yeni hükümetin bu konuda ciddi bir adım atacağına dair inancımız zayıf.”

Sessizlik Sistemi Koruyor

Kamu kurumlarında yaşanan ayrımcılığın buzdağının görünen kısmı olduğu belirtiliyor. Pek çok çalışan, olası sonuçlardan korktuğu için sessiz kalmayı tercih ediyor. Ancak bu sessizlik, ayrımcı sistemin devam etmesine neden oluyor.

Kamu kurumlarında ayrımcılığı önlemek, yalnızca bireysel şikayetlerle değil, kapsamlı reformlarla mümkün olabilir. Göçmen kökenli çalışanların yaşadığı bu sorunlar, sadece onların değil, Hollanda kamu kurumlarının da temel değerlerini zedelemektedir.

Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede yalnızca açıklamalar ve vaatler değil, somut adımlar gerekiyor. Çeşitliliği ve kapsayıcılığı artırmak, yalnızca göçmen çalışanların değil, tüm toplumun yararına olacaktır.