Medya, İslam ve Entegrasyon İlişkisi


  • Kayıt: 06.02.2015 09:32:00 Güncelleme: 06.02.2015 09:32:00

Müslümanlara ait camiiler başta olmak üzere, dernekler ve başka kurumlara dönük saldırılar başladı. Yaşanılanlar bir korku halini andırıyor.

 

Kimi marjinal siyasetçiler ile benzer fikir sahipleri ise bu havanın daha da koyulaşması için mücadele ettiler. Müslümanlara ait her kurumu ve her Müslümanı tehlikeymiş gibi arzedenler, ne yazık ki, geçen süre zarfında bu emellerinde kısmen başarılı da oldular. En ufak bir sorunda tüm kesim topyekün zan altında bırakıldı. Mesela camiinin birinde aykırı bir düşünce mi dile getirildi. Bu, ülkedeki tüm camiilere mal edildi. İmamın birisi aşırı bir beyanat mı verdi. Bu, tüm imamlar, hatta tüm Müslümanlar böyleymiş diye topluma lanse edildi. Konumları gereği toplumu yönlendirme gücüne sahip olanların büyük çoğunluğu, belki bilinçli, belkide bilinçsiz bir şekilde bunu defaatle yaptılar. Hâlâ bu durumdan nemalanmak arzusunda olanlarda yok değil.

 

Başta medya olmak üzere çoğu kamu kurum ve kuruluşları en ufak bir olayı dahi tüm Müslümanlara mal ederek büyütme gayreti içinde oldular hep. Bir Faslı veya bir Türk’ün yaptığı bir olay tüm topluma mal edildi. Bir kesimi topyekün töhmet aldına bıraktılar. İster istemez toplumda bir "biz" ve "öteki" olayı ortaya çıktı ve herkes birbirine mesafeli yaklaşır oldu.

 

Aslında İslamın evrensel çağrısı manevi boşluk içinde olan fertler için bir cazibe merkezi. Ama öte yandan belkide bu gerçeğin farkında olanlar, bu evrensel çağrının bir çekim merkezi haline gelmesine engeller koyuyorlar.

 

İslam ve entegrasyon konusu sadece yaşadığımız döneme has bir olay değil. Dün vardı, muhtemelen yarın da olacak. İçerdiği barışçıl mesajlarla hem toplumsal uzlaşmaya ve hem de kul hakkı gibi belki de enterasyon sürecinin en önemli öcelliği olan kavramlara verdiği değer ortadayken, bu dini, uzlaşmaya engel görmek kadar abesle iştigal bir durum olamaz. Peki ama İslam dini bu değerleri içermesine rağmen, neden insanlar onu entegrasyonun önünde bir engel olarak görüyorlar?

 

Bu sorunun, aslında çok kolay olmasına rağmen cevapsız kalmasındaki en önemli etken, önyargılar ve kimi insanların bilinçli olarak gerçeği örtme çabalarıdır. Önyargılar belki anlaşılır. Mazur da görürelebilir ama ya artniyet? Bu artniyeti kimi zaman resmi söylemlerin arasında sıkıştırılmış halde de görebilirsiniz, kimi zaman bir gazetenin köşe yazısında da. Cevap verilmeyince de çoğu insan bunları gerçek gibi yorumluyor. Çünkü insanların çoğunun bu din hakkında edindikleri bilgiler daha çok pratik hayat ile alakalı.