Türk tarihinin ressamı, Rauf Tuncer

Rauf Tuncer yapıtlarında Öntürk ve yakınçağ Türk kültürü görsel unsurlarını muhteşem bir renk armonisi ve disiplinle kullanarak günümüze aktarıyor. Bu sene oluşturduğu “lale” serisi Rauf Hoca’nın ulaştığı sanatsal kalitenin bir belgesi niteliğinde.
Rize’nin yeşil dağlarının, mavi coşkun derelerinin çocuğu Rauf Tuncer, 1955 İkizdere doğumlu. Tabiatın göbeğinde yeşillenen bir fidan, büyük şehirlerin engin bilgeliğinde sanatının doruğuna yükselmiş. Sanat yaşamı boyunca daima üretmiş, üretmiş üretmiş. Ve en önemlisi sayısız öğrenci yetiştirmiş.

Ömrünü sanatta inandığı gerçeğe ulaşmaya adamış. Hep yeni yeni arayışların, yeni yeni umutların, yeni yeni mesajların peşinde olmuş. Büyük bir titizlik ve sabırla eserlerini resmetmiş. İnce işçiliği ve oluşturduğu muhteşem renk armonisiyle güzelliklere kapı aralamış. Resimlerinde perspektifsel bir mekan anlayışı olmamasına rağmen, derinliği olan bir kompozisyon bulabiliyorsunuz. Ve özellikle Rauf Hoca’nın resimlerinde kalabalık bir resimsel düzen içinde, yalın bir dil ve güçlü bir karakter yakalamak çok şaşırtıcı.

Rauf Hoca, 90’lı yılların ortalarına doğru Doğu sanat disiplini çerçevesinde geliştirdiği tarzını günümüze dek hiç bir ödün vermeden sürdürmüş, bıkmadan, usanmadan yüzlerce yapıtın altına imza atmış. Eserlerinde kullandığı görsel unsurların esinini tarihi Türk motifleri, anıtlar, yazıtlar, kaya resimleri, kabartmalar gibi tarihi ve sanatsal önemi olan görsel unsurlardan alıyor. Tarihi belge niteliğinde olan bu görsel unsurlar, Rauf Hoca’nın tuvalinde ahenk içinde biraraya gelip, yeniden hayat buluyorlar. Yaptığı eserlerle günümüzün Türk olgusuna ve bir anlamda onun güçlü tarihi kimliğine vurgu yapıp, Türk görsel unsurlarının sanat yoluyla çağımıza taşınmasına vesile oluyor. Bu anlamda Rauf Hoca Türk tarihini resmediyor. Açıkçası “ Rauf Tuncer Türk tarininin ressamı”.

Okan Akın / Amsterdam