TÜRK VE FASLI HASTALARIN `FİŞİ` DAHA MI ÇABUK ÇEKİLİYOR?


  • Kayıt: 06.03.2021 23:39:45 Güncelleme: 07.03.2021 21:06:48

TÜRK VE FASLI HASTALARIN `FİŞİ` DAHA MI ÇABUK ÇEKİLİYOR? 

Ali Develioğlu

Orhan bey oturma odasında aniden yere yığılıp kaldığında eşi Fatma hanım `Başı döndü herhal " diye düşündü. Ama Orhan bey hiç kımıldamıyordu, nefes nefeseydi. Paniğe kapıldı, oğluna telefon etti. Az sonra ambulans kapıdaydı. Görevliler: "Eşiniz beyin kanaması geçirmiş."

Orhan bey birkaç gün önce test yaptırdığında pozitif çıkmıştı, ama grip belirtileri vardı, biraz ateş, halsizlik, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı...Hafif geçiriyor, iyileşiyordu. Ama yıllardır yüksek tansiyonu ve damar tıkanıklığı vardı, üç kez kalp krizi geçirmiş ve kalp ameliyatı olmuştu, şeker hastasıydı, yüksek kilolu ve 74 yaşındaydı. Ve iki yıl önce bir kez daha beyin kanaması geçirmiş, yarı felç olmuş ama uzun ve yoğun bakım sayesinde ayağa kalkabilmişti.

Rotterdam`da ki hastahanede iki uzman doktor doğru dürüst incelemeden durumunun ümitsiz olduğunu söylediler: " Yoğun bakıma, uzatmaya gerek yok, morfin verelim, acı çekmeden ölsün bari. Zaten ayrıca korona hastasıymış ve sağ tarafı tamamen felç!" diye izin istediler. Yoğun bakımda 2 yatak o sırada boş duruyordu! Koronası ise neredeyse iyileşmişti!

Fatma hanım ve oğlu şaşkına dönmüştü: "Ama doktor bey, daha tetkikleri yapılmadı, daha önce de inme inmişti, o zaman yoğun bakıma alınmıştı, denemeden araştırmadan nasıl böyle dersiniz. Yürümesi şart değil hayatta kalsın yeter." Doktorlar ses çıkartmadı. Ama....

Orhan beyi yoğun bakıma almadılar. Sakinleştirici dışında tedavi yapmadılar, ayrıntılı araştırma da yapmadılar. "Yakınları gelip vedalaşsın" dediler. 3 gün sonra da vefat haberi geldi! Kayıtlara `koronadan ölüm` diye geçti! Doktoru `Ölüm nedeni beyin kanaması" dese de!

Böyle bir başka vakaya koronanın zirve yaptığı ekim sonunda yine Rotterdam`da tanık olmuştum. 75 yaşlarındaki Kayseri`li Nimet hanım pozitif çıkmıştı. Zaten yüksek tansiyonu, kalp ve damar hastalığı vardı. 4-5 günde ağırlaştı, nefes darlığı artınca hastahaneye kaldırılıyor.

Yoğun bakım dolmasın diye normal koğuşa almışlar! Normalde korona hastaları karantina bölümünde olduklarından görüşçü sokmuyorlar, ama koğuştaki kargaşa ve personel yetmediğinden kızına izin vermişler. Oksijen takviyesi için optiflow cihazı takmışlar.

Doktoru kızına şöyle diyor: " Morfin verelim annenize, sonra da optiflow aletini çekelim. Acı çekmesin boşuna, yaşama şansı bence zayıf. Hem diğer ağır hastalara lazım"!! Kızı duyunca hıçkırarak doktora sarılıyor:"Yapmayın, gerekirse ben anneme kendi ciğerimi veririm."

Ve kızı ile oğlu her gün her saat Nimet hanımla ilgileniyor, her davranışını izliyor, besliyor, konuşuyorlar. Birkaç gün remdesivir ilacı veriliyor ama hastahanede bitince kesiyorlar. İkinci hafta optiflow oksijen basıncı 70`in altına düşüyor. Çocuklarda sevinç! Üçüncü hafta optiflow tamamen çıkarılıyor ve test tekrar negatif çıkınca Nimet hanım evine gönderiliyor. Ama doktoru utanarak uğurluyor. Çocukları olmasa, doktora kalsa, Nimet hanım şu anda yaşamıyor olacaktı!

Bir başka tanık olduğum vakada ise, pozitif çıktıktan sonra durumu ağırlaşan yaşlı bir Faslıyı gece sabaha kadar hastahaneler kabul etmemişti! Ambulans sabaha kadar birkaç tane hastahanenin acil servislerini dolaşıyor, o hastahane öbürüne gönderiyor. Nedeni belirsiz!

Medyada yer alan bazı benzeri vakalar: korona nedeniyle yoğun bakımda yatan Nevşehirli İlhan Duman için de `ölecek` diyorlar ve fişini çekmeyi kararlaştırıyorlar. 3 gündür yoğun bakım ünitesinde kalbi atıp fonksiyonlarının devam etmesine rağmen! Oğlu " Birkaç gün içinde bir hastanın iyileşmeyeceğine nasıl karar verirsiniz? " diye soruyorSonunda Türkiye`nin gönderdiği ambulans uçakla Türkiye`ye gönderiliyor. Yaşıyor.

Amsterdam'daki OLVG Oost Hastanesinde yaşanan vaka: yoğun bakım ünitesindeki Selahattin Kandaz`ın da tedavisi sonlandırılmak isteniyor. Ailesi feryat ediyor, Türkiye yine ambulans uçak gönderiyor. Uçağı duyunca inanmayıp önce gülmüş olan doktorlar sonra şoke oluyor!

Keza Deventer`da korona tedavisi gören Nevşehir`li Musa Tuncer de ayni şeyi yaşıyor. Uzun süre yoğun bakımda entübe halde tedavisi süren Musa Tuncer’in 14 Şubat`ta alınan kararla fişi çekilmek isteniyor. Tuncer ambulans uçakla Türkiye`ye taşınıyor, ancak iyileşemiyor.

`FİŞ ÇEKME` VAKALARI KUŞKU UYANDIRICI 

Bu 6 vaka son altı ayda sadece kendi tanık olduğum ya da okuduğum vakalar. Hollanda genelinde bir merkez olsa ve herkes yaşadığını oraya iletebilse hepsini öğrenir ve net yorumlayabilirdik. " Vedalaşsanız iyi olur" denilen iki Hollandalı vakası da biliyorum. Bu gibi `ölüme terketme` vakaları insanı ister istemez düşündürtüyor: `Acaba yoğun bakımdaki bir yabancının fişini çekmek, daha mı kolay bir karar?" Hastahane protokolü var ama biz yabancılar her doktorun Hipokrat yemini ettiğinden emin değiliz.

Evet, yabancıysanız `daha mı kolay`? En azından 10 bin göçmen anneden zorla sahte vergi almak daha kolay! Bu hükümet ayrımcılık yüzünden istafa etmek zorunda bırakılmadı mı! Son yıllarda ayrımcılığın yükseldiği ve Wilders`ın oylarının tırmanış geçtiği de biliniyor. Ayrıca 17 Mart seçimlerinde, Rutte ve Wilders, yine Türklere ve Türkiye`ye karşı milli kahraman rolüne soyunurlarsa, oylarını arttıracaklarını hesap ediyorlar. Bir önceki seçimlerdeki gibi!

Irkçılık öyle boş, soyut, uzakta bir tehdid değildir. Günlük yaşıyoruz! Onbinlerce doktor ve sağlık görevlisi var, bunların hiçbiri mi ırkçılıktan etkilenmiyor? Wilders`a oy verecek yüzde 14 seçmen içinde tek bir doktor yok, denilebilir mi? Tabii ki denilemez. Bu bakımdan korona ya da diğer `yoğun bakım` vakalarında, Türk ve Faslı`lara karşı önyargılı bir doktor `fişimizi çekme` kararını kolayca alabilir. Ayrımcılık yapıp yapmadığı belli bile olmaz, ispatı zordur!

Hele Rutte`nin 10 yıldır kısıntı ve personel atmalarla mahvettiği bir sağlık sektörü varsa! Bakım kapasitesini 2-3 misline çıkartacak ruhları olmadığından, ` yer kalmazsa kimi önce ölüme terketebiliriz" diye tartışabilecek kadar vicdanen çökmüş bir ortamda hele hele!

ARAŞTIRILMALI

Tedavi olanaksız hale gelmişse hastaya acı çektirmemek de, tabii ki bir vicdan meselesidir.Ama bu karar hastanın ya da yakınlarının yazılı izni olmadan alınmamalıdır. Yukarıdaki örneklerde hastanın daha ilk birkaç gününde, araştırmasız, tedavisiz ve yoğun bakımsız ölüme karar vermiştir doktorlar. Bu cinayettir! Ölüm kararı ancak herşey denendikten sonra gelen son çare olmalı ve `second opinion`, yani başka doktorların görüşleri olmadan da alınmamalıdır. Ayrıca korona vakalarının yüzde 99`unun hafif geçtiğini de unutmayalım. Alman hükümetinin planlı olarak korona tehdidini abartarak halkı korkuttuğu geçenlerde belgelerle ortaya çıkmıştı. Şu sıralarda Alman parlamentosu bu skandalı soruşturmakta. Yani önlemimizi alalım ama panik yaymaktan çıkarı olanlara da aldanmayalım.

Son aylarda `fiş çekme` örneklerinde `ırkçılığın etkisi` kuşku ve endişe vericidir. Ancak doğru değerlendirme için merkezi araştırma şarttır. Hükümet bu konuda harekete geçmelidir.