Hollanda’da ”Kadın cinayetlerinde acı gerçek..."


  • Kayıt: 17.11.2024 19:00:40 Güncelleme: 18.11.2024 21:08:05

Hollanda’da ”Kadın cinayetlerinde acı gerçek..."

Ebubekir TURGUT

Kadın cinayetleri, toplumumuzun en acımasız ve en trajik sorunlarından biri olarak karşımızda duruyor. Her yıl birçok kadın, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu durumun aciliyetine ve ciddiyetine dikkat çekmek isteyen hükümet, "Kadın Cinayetlerini Durdurma Eylem Planı"nı açıkladı. Bu plan, Sağlık, Yasal Koruma ve Eğitim Bakanları tarafından hazırlandı ve kadınların can güvenliğini koruma konusundaki kararlılığı vurguluyor.

Hükümetin Kararlılığı ve Mevcut Önlemler

Planın önsözünde, hükümetin kadın cinayetlerini durdurmak için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlı olduğu belirtiliyor. Ancak, planın içeriği büyük ölçüde mevcut politikaların bir özetinden oluşuyor. Bu noktada, mevcut önlemlerin yeterliliği ve uygulanabilirliği üzerine ciddi sorular doğuyor. Mevcut önlemler, "birincil önleme" gibi dört ana kategoriye ayrılıyor ve her kategoride "profesyonellerin uzmanlığının geliştirilmesi" gibi alt maddeler yer alıyor. Ancak, somut yeni adımların eksikliği dikkat çekiyor.

Eğitim ve Sağlık Çalışanlarının Rolü

Hükümet, eğitim ve sağlık çalışanlarının aile içi şiddet veya kadına yönelik şiddet şüphesi durumunda tavsiye alma zorunluluğu getirilmesinin yararlı olup olmadığını araştırmayı planlıyor. Bu adım, şiddet vakalarının erken tespiti ve müdahalesi için önemli olabilir. Ancak, bu gibi adımların hayata geçirilmesi için somut planların ve uygulamaların net bir şekilde ortaya konması gerekiyor.

Kadın Cinayetlerinin Çarpıcı İstatistikleri

2018-2022 yılları arasında 217 kadın ve kız çocuğu şiddet sonucu hayatını kaybetti. Bu vakaların %80'inde fail aileden bir bireyken, erkek cinayetlerinde bu oran sadece %15. Bu istatistikler, aile içi şiddetin kadınlar üzerindeki yıkıcı etkisini ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin vahametini açıkça ortaya koyuyor. Hükümet, bu dönemde yıllık kadın cinayeti kurbanlarının sayısında bir azalma olmadığını da açıkladı.

Bu durum, mevcut politikaların yeterliliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Planın Ana Noktaları

Hükümetin açıkladığı planın bazı önemli noktaları şunlardır:

Uzmanlığın geliştirilmesi: Profesyonellerin aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet konusunda bilgi ve becerilerini geliştirmek için eğitim ve programlar düzenlenecek.

Şiddetin önlenmesi: Şiddeti önlemek için farkındalık çalışmaları ve kampanyalar yürütülecek.

Destek ve koruma: Şiddet mağdurlarına psikolojik, yasal ve maddi destek sağlanacak.

Cezai kovuşturma: Kadın cinayeti davalarının etkin bir şekilde soruşturulması ve kovuşturulması sağlanacak.

Yeterli mi?

Hükümetin bu konudaki kararlılığı ve attığı adımlar umut verici olsa da, kadın cinayetlerini durdurmak için daha fazla çalışma yapılması gerektiği açık. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve aile içi şiddet gibi köklü sorunlarla mücadele, sadece hükümetin değil, tüm toplumun birlikte ele alması gereken bir mesele. Eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve bireylerin bu konuda bilinçlenmesi ve aktif rol alması gerekiyor.

Toplumun Katılımı ve Bilinçlenme

Bu sorunun çözümü için sadece hükümetin değil, tüm toplumun birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalığın artırılması, şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans politikalarının benimsenmesi ve uygulanması şart. Kadınların ve kız çocuklarının güvenliği, refahı ve eşitliği için toplumun her kesiminin elini taşın altına koyması gerekiyor.

Hükümetin "Kadın Cinayetlerini Durdurma Eylem Planı" önemli bir adım olsa da, bu adımın somut sonuçlar vermesi için daha fazla çaba ve kararlılık gerekecek. Kadın cinayetlerine karşı topyekûn bir mücadele şart. Bu mücadelenin başarıya ulaşması, yalnızca hükümetin değil, toplumun tüm kesimlerinin iş birliği ve dayanışması ile mümkün olacaktır.

Kadın Cinayetlerine Karşı Hükümetin Acil Eylem Planı: Yeterli mi?

Hollanda’da ve dünya genelinde kadın cinayetleri, toplumların en yıkıcı sorunlarından biri olarak karşımızda duruyor. Her yıl birçok kadın, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu acı gerçeğe karşı mücadelede önemli bir adım olarak Hollanda hükümeti, "Kadın Cinayetlerini Durdurma Eylem Planı"nı açıkladı. Plan, Sağlık, Yasal Koruma ve Eğitim Bakanları tarafından desteklenerek kadınların güvenliğini sağlama çabalarını güçlendirmeyi amaçlıyor.

Gr-PvdA milletvekili Songül Mutluer ve Denk Milletvekili Doğukan Ergin ile gerçekleştirilen röportajda, bu planın etkileri ve kadın cinayetlerinin kökleri üzerine derinlemesine tartışmalar yapıldı. Songül Mutluer, planın kadın milletvekillerinin ısrarı ve mağdurların ailelerinden gelen destekle gerçekleştiğini vurgulayarak, planın toplumun kadın cinayetleri sorununa daha fazla dikkat etmesini sağlayacağına inandığını belirtti. Doğukan Ergin ise, planın hem acil önlemleri hem de uzun vadeli toplumsal değişimi içeren kapsamlı yaklaşımının önemine değindi ve bu çabaların etkili olması için süregelen destek ve reformların şart olduğunu ifade etti.

Röportaj, 2018-2022 yılları arasında 217 kadın ve kız çocuğunun şiddet sonucu hayatını kaybetmesi gibi üzücü istatistiklerin altını çizerek, bu trajik olayların azaltılması için daha fazla önlem alınması gerekliliğini vurguladı. Aile içi şiddetin çözümünde kültürel değişimin ve eğitimin önemine dikkat çekildi. Kadın cinayetlerinin genellikle aileden bir birey tarafından işlendiğine ve bu nedenle planın daha kapsamlı bir aile içi şiddet stratejisinin parçası olması gerektiğine vurgu yapıldı.

Son olarak, hükümetin planının uygulanmasının ve etkinliğinin sürekli olarak değerlendirilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Toplumsal katılımın ve sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesinin önemine dikkat çekilerek, kadın cinayetlerinin önlenmesinde her kesimin sorumluluk alması gerektiği belirtildi. Songül Mutluer ve Doğukan Ergin, planın başarıya ulaşması için daha ileri adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak, kadınların güvenliğinin ve eşitliğinin sağlanması için mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.

Bu röportaj, kadın cinayetlerinin ciddiyeti ve aciliyeti konusunda toplumu bilinçlendirmek adına önemli bir katkı sağlıyor ve hükümetin adımlarının daha da ileriye götürülmesi için gerekliliği vurguluyor.

Songül Mutluer: Hükümetin Eylem Planı Umut Verici

Hükümetin açıkladığı "Kadın Cinayetlerini Durdurma Eylem Planı" hakkında genel görüşleriniz nelerdir? Bu plan, kadın cinayetlerini durdurmada ne kadar etkili olabilir?

Songül Mutluer: Hükümetin sunduğu “Kadın Cinayetlerini Durdurma Eylem Planı” benim sunduğum önerge ve kadın milletvekillerinin ısrarı ile gerçekleşti. Cinayete maruz kalan kadınların aileleri de bize bu konuda tamamen destek oldu. Bunu onlarla beraber başardık ve bundan mutluluk duyuyorum.

Şu an Hollanda’da her hafta bir kadın, çoğu zaman (eski) partneri tarafından öldürülüyor. Bu, Hollanda'yı kadın cinayetlerinde Avrupa sıralamasında üçüncü sıraya yerleştiriyor. Bu toplumun her kesimini etkileyen ve yalnızca yabancılarla bağlantılı sayılan namus cinayetlerinden daha geniş kapsamlı bir sorun olduğunu görüyorum. Bu plan ile umuyorum ki, toplumumuzdaki bu köklü sorunun ciddiyetinin ilk kez farkına varılacak.

Şimdi baktığımız zaman, şiddet gören kadınlara yardım çoğu zaman çok geç geliyor. Halbuki kadın cinayeti, uzun vadeli ve öngörülebilir bir süreç olan bir suç. Uzun zamandır beklenen bu plan, siyasette nihayet kadın cinayetlerini ciddiye almanın ve sinyallerin daha erken fark edilmesinin sağlanmasının ilk adımı olacak.

Maalesef yeni hükümet, planlarında kadın cinayetlerine değinmiyor. Bilin ki, bu hükümeti kadına yönelik şiddetle mücadeleye yüksek öncelik vermeye çağıracağım.

Doğukan Ergin: Kadına şiddet ve kadın cinayetleri asla kabul edilemez, fakat maalesef bu sorunun toplumsal normlara ve eşitsizliklere derinlemesine kök salmış karmaşık bir sorun olduğunu belirtmek isterim. Bu nedenle hükümetin açıkladığı yeni planı yerinde bir karar olarak değerlendiriyorum ve olumlu yönde etkili olacağını ümit ediyorum. Bu paketin yanı sıra, hem acil koruma önlemlerine hem de uzun vadeli toplumsal değişime odaklanan kapsamlı bir yaklaşım en etkili yöntem olacaktır. Bu yaklaşımda yasal ve kurumsal reformlar, eğitimsel farkındalık, ekonomik güçlendirme, sağlık ve sosyal hizmetler, veri toplama ve araştırmalar yapılmalıdır.

Doğukan Ergin: 217 Kadın ve Kız Çocuğunun Hayatını Kaybetmesi Kabul Edilemez

2018-2022 yılları arasında 217 kadın ve kız çocuğunun şiddet sonucu hayatını kaybettiği açıklandı. Bu sayıların yüksekliği hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu durumun azaltılması için başka hangi adımlar atılmalı?

Doğukan Ergin: Öncelikle, benim için her bir kişi bile bir tane fazla kayıp olduğunu belirtmek isterim. Kadınların öldürülmediği bir ülke için Denk Partisi adına mücadelemi sürdüreceğim. Bence yapılması gereken yeni adımların yanı sıra, mevcut eksik konulara da değinmek gerekir. Devlet, denetim ve yaptırımdan taviz vermemeli. Maalesef bazı durumlarda polise birden fazla ihbar ulaşmasına rağmen, zaman zaman uyarılar yeterince ciddiye alınmıyor veya yeterli müdahale edilmiyor. Emniyet güçlerinin planı uygulaması ve sinyallere daha fazla kulak vermesi, projenin başarılı olabilmesi için çok mühim bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Songül Mutluer: Her sekiz günde bir kadının, kadın olduğu için öldürülmesinin korkunç olduğunu düşünüyorum. Bu rakamlar şok edici. Aile içi şiddet konusunda hala bir tabu var ve mağduru suçlamak günün gündeminde. 'Neden onu terk etmedi?' sorusunu çok sık duyuyoruz.

Toplum olarak bu sorunun ne kadar büyük olduğunu, hangi faktörlerden ve kalıplardan oluştuğunu çok daha net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor. Sağlık kurumlarının, polisin ve savcılığın da buna daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Kadın cinayetlerinin, daha önceki şiddet ve tehditler göz önünde bulundurulursa, önlenebileceğine inanıyorum. Bu nedenle kadın cinayetinin kendine özgü özellikleri olan, ayrı ve hedefe yönelik bir yaklaşım gerektiren, cinsiyete özgü bir suç olduğunu kabul etmeliyiz.

Kadınların bu şiddeti bildirme konusunda karşılaştığı engellerin de kaldırılmasını istiyoruz. Ortalama olarak, bir kadın polise veya aile doktoruna başvurmaya cesaret edemeden önce 33 şiddet olayı yaşamak zorunda kaldığını araştırmalardan biliyoruz. Polisin ve savcılığın daha önce müdahalede bulunması takdirinde, şiddet döngüsünü daha erken kırabileceğimize düşünüyorum.

Songül Mutluer: Kültürel Değişim Şart

Kadın cinayetlerinin büyük bir kısmının (%80) aileden bir birey tarafından işlendiği belirtiliyor. Bu konuda hükümetin mevcut planı yeterli mi? Aile içi şiddeti önlemek için başka ne tür önlemler alınmalı?

Songül Mutluer: Bu bir ilk adım. Bu durum hükümeti, bakanlarla beraber uyumlu planlar yapmaya zorluyor. Aynı zamanda sağlık kurumlarının, polis ve savcılıkla iş birliği yapmasını öngörüyor. Kadınlar ciddiye alınmalı. Sorunlu ilişkilerdeki şiddet ve kadın cinayetleri çok başlı canavarlardır çünkü. Bunda rol oynayan o kadar çok farklı değişken ve cinsiyet görüntüsü var ki, kolay kolay çözüleceğini düşünmüyorum. Kültürel bir değişim de gerekli olacak ve bu da biraz zaman alacak. Çünkü bu, kadın ve erkek ilişkileriyle alakalı bir şey. Eğitim bu konuda çok önemli.

Kadın cinayetlerine yol açan kalıplar, aşamalar ve sinyaller hakkında çok şey biliyoruz. Artık toplum olarak bu bilgiden faydalanmalıyız.

Doğukan Ergin: Plan umut verici olmasına rağmen, gerçek etkinliği ve yeterliliğini zaman içinde göreceğiz. Hükümetin projesi, özellikle ev içi şiddetin erken tespit edilmesine yönelik olduğu için bu konudaki yeni planındaki maddeleri doğru buluyorum. Bundan dolayı, sunulan planın yanı sıra hükümetin aileler için refah seviyesini yükseltmek ve ekonomik ve sosyal alanda çalışmalarını yoğunlaştırması gerekir. Böylelikle vakaların pek çoğunu önlemiş olur.

Doğukan Ergin: Kadın Cinayetlerine Karşı Toplumsal Katılım Şart

Hükümetin bu planı, kadın cinayetlerine karşı mücadelede önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, planın uygulanmasının ve ek adımların ne kadar etkili olacağı konusunda endişeler var. Sizce bu planın başarılı olması için hangi ek adımlar atılmalı?

Doğukan Ergin: Kadın cinayetleriyle mücadele, toplumun her kesiminin katılımını gerektiren önemli bir meseledir. Kadın hakları örgütleriyle işbirliğinin güçlendirilmesi için hükümet öncülüğünde, sivil toplum kuruluşları, medya, eğitim kurumları ve bireyler dahil olmak üzere herkesin bu konuda sorumluluk alması gerekir. Ancak hep birlikte kol kola verildiğinde, kadınların güvenliğini ve eşitliğini sağlayan bir toplum inşa edilebileceğini düşünüyorum.

Songül Mutluer: Artık hükümetin kadın cinayetlerini gerçekten ciddiye almasının zamanı geldi. Bana kalırsa, bu ilk adım. Önemli olan tedbirlerin etkili olması. Sağlık kurumlarının, polisin ve savcılığın uzmanlaşıp sinyalleri önceden tespit etmeleri gerekiyor. Daha fazlası da var ama. Bana kalırsa 'Kadın cinayeti' ve 'psikolojik şiddet' en yakın zamanda yasalaştırılmalıdır. Bunun üzerine çalışmalarım olacak önümüzdeki aylarda. Bu suçları artık yalnızca cinayet veya şiddet suçu olarak ele almamalıyız, bu şiddete daha spesifik bir şekilde müdahale etmeliyiz. Neden mi? Çünkü bu cinsiyet eşitsizliğini bize gösteriyor.

Hala kazanılacak bir dünya var, anlayacağınız. Her sekiz günde bir kadın öldürülüyor ama şiddete maruz kalan birçok daha kadın var. Toplum olarak bunun farkında olmamız şart. Gözümüzü buna kapatmayalım.