Hollanda’nın doğusunda, Overijssel eyaletinin sessiz ama derin izler taşıyan şehirlerinden biri: Rijssen (Reissen).
Kimi ona “iki yastık arasında şeytan uyuyan şehir” der; kimi içinse inanç, çalışkanlık ve sadeliğin harmanlandığı bir yaşam alanıdır. Ancak kim ne derse desin, Rijssen, inançla emeğin, gelenekle modernitenin iç içe geçtiği, sevginin sınır tanımadığı bir yer.
Takunyadan Yel Değirmenine Uzanan Yol
Rijssen’e giden yol, Twente Kanalı’nın üstünden, rüzgârın yüzünü okşadığı Asfalt köy yollarından geçer.
Almelo’dan yola çıkan biri önce Wierden Belediyesi’ne bağlı Enter köyüne uğrar. Burada ziyaretçileri, tahta ayakkabıların tarihini anlatan Takunya Müzesi (Klompenmuseum) karşılar. Haftaiçi yapılan ustalık gösterileri, bu geleneksel zanaatın hâlâ nasıl yaşatıldığını gözler önüne serer.
Biraz ileride, 1752 yapımı Pelmolen Ter Horst yel değirmeni, Hollanda’nın simgesi olan rüzgârla barışık hayatın en güzel örneklerinden birini sunar. Değirmen çevresi, sauna ve flora açısından da zengin bir doğa köşesi.
Ortodoks Bir Yaşamın Merkezi
Rijssen, Hollanda’nın en Ortodoks Protestan ve Kalvinist şehirlerinden biri olarak bilinir. John Calvin’in öğretilerinden doğan bu yaşam biçimi, yalnızca ibadeti değil, ticareti, siyaseti ve aile hayatını da şekillendirir.
Şehir sakinleri tasarruflu, çalışkan ve inançlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu disiplinli hayat, Rijssen’i Overijssel bölgesinin en zengin yerleşimlerinden biri haline getirmiştir.
Taşımacılık sektörü, kentin ekonomik kalbidir. Tubantia gazetesinin Kasım 2020 tarihli haberinde belirtildiği gibi, Rijssen’de 25’ten fazla nakliyat firması faaliyet göstermekte; binleri bulan TIR filoları Avrupa yollarını aşındırmaktadır.
Pazartesi Kumaş Pazarı, Perşembe Çocuk Pazarı
Rijssen’de yaşam ritmi, haftanın günlerine göre değişir.
Pazartesi günleri kurulan kumaş ve bez pazarı, adeta bir renk şölenidir. Kadınlar uzun, kendi diktikleri etekleriyle pazarı doldurur; kimisi başında dantelli örtüsüyle kiliseye gider gibi alışverişini yapar.
Yaz aylarında ise şehrin sokaklarını çocuk pazarı (Lommerdmarkten) süsler. Beş hafta boyunca, küçük girişimciler evlerindeki eşyaları satarak hem ticareti hem de emeğin değerini öğrenirler. Rijssenliler buna “ağaç yaş iken eğilir” der.
Sevgi Sınır Tanımaz
Rijssen, inancın katı sınırlarını aşan bir sevgi hikayesinin de şehridir.
“De liefde kent geen grenzen – Sevgi sınır tanımaz” sözü, bu topraklarda yaşayanların hikayesini özetler.
1970’li yıllarda Türkiye’den gelen işçiler, şehrin dokusuna yeni bir kültür ve renk kattı. Başlangıçta temkinli yaklaşan Rijssen halkı, zamanla Türk komşularıyla dostluklar, hatta evlilikler kurdu.
Bugün şehirde yaklaşık 700 Türk ve 400 Süryani yaşıyor. Her iki topluluğun da kendi ibadethaneleri var: camiler ve kiliseler yan yana, aynı gökyüzüne yükseliyor.
Yine de Rijssen, hâlâ inanç sınırlarının belirgin olduğu bir yer. 1980’lerde Türk toplumu, Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı bir cami kurma izni aldı, fakat minare yapımına ve ezanın dışarıdan okunmasına izin verilmedi.
Buna rağmen Türk toplumu inancını, saygı ve uyum içinde yaşatmayı sürdürdü.
Süryanilerin Sessiz Gücü
Rijssen’in bir diğer renkli topluluğu da Süryaniler. 1970’lerde Mezopotamya’dan göç eden Süryaniler, ticaret ve politikada önemli bir konuma ulaştılar.
2023 yılında, Hollanda tarihinde ilk kez Süryani kökenli bir milletvekili, NSC Partisi’nden parlamentoya girdi.
Türk toplumu ise, zaman zaman yerel meclislerde temsil edilse de, bugün daha çok kültürel dernekler üzerinden varlığını sürdürüyor.
İnanç ve Gerçek Arasında Bir Yolculuk
Rijssen’in sokaklarında gezerken, inançla hayat arasındaki ince çizgiyi hissedersiniz. Pazar günleri dükkânlar kapanır, kimse futbol oynamaz; kiliseye gidilir ve şehir sessizliğe bürünür.
Ama bu sessizlikte bile bir sevgi yankılanır.
Bir zamanlar birbirine yabancı olan kültürler, bugün aynı pazarda alışveriş yapıyor, aynı okulda çocuklarını okutuyor, aynı caddede yürüyebiliyor.
Rijssen, Hollanda’nın muhafazakâr yüzüyle birlikte, çok kültürlülüğün gerçek bir sınavıdır.
Ve belki de bu yüzden, şehrin en bilinen sözü anlam kazanır:
“Staphorst’un adı vardır, ama Rijssen’de hayat gerçekleşir.”
(Staphorst heeft naam, maar in Rijssen gebeurt het.)
Rijssen’in hikayesi, bir kentin değil, bir yaşam biçiminin hikayesidir:
İnançla yoğrulmuş, sevgiyle sınırlarını aşan bir şehir.
“Bizim hikayemiz, yaşamın hayal ile gerçek arasında gidip gelen doğal bir yolculuğudur.”