Bizlerin Bilgi Çağında, Hollanda’nın Kültür Cahilliği?


  • Kayıt: 20.10.2025 10:03:11 Güncelleme: 20.10.2025 10:04:07

Bizlerin Bilgi Çağında, Hollanda’nın Kültür Cahilliği?

Nejat SUCU

Almelo, Hollanda’nın 75.014 nüfuslu (1 Mayıs 2025 verilerine göre) ve sanayisinin geçmişte %80’ini tekstil fabrikalarının oluşturduğu, Almanya’nın Westfalen Eyaleti’ne yakın bir şehridir.

1962’de başlayan işçi göçü, 1975 yılına kadar resmi yollarla, sonraki yıllarda ise aile birleşimleriyle devam etmiş; bugün Almelo’da doğanlarla birlikte yaklaşık 7.000 Türk yaşamaktadır.

Almelo, Türkler açısından “ilklerin şehri” olmasa da, medyada sıkça yer alan olaylarıyla ve Türk toplumu için taşıdığı sembolik önemle göç tarihine geçmiş bir yerleşimdir. Hollanda-Türk göç tarihinin 60 yıllık serüveninde kendine özgü bir yer edinmiştir.

Hollandalı Başkanlı Cami ve Birlikte Yaşamanın Örneği

1972 yılında, minareli ilk camiyi inşa ettirmek amacıyla bir çalışma grubu kurulmuş, cami yaptırma komitesinin iki yıl boyunca başkanlığını da bir Hollandalı olan Henk Slettenhaar yürütmüştür. Bu cami, Hollanda’da devletin “Kiliseler İnşa Fonu”ndan yardım alan ilk ve tek camidir.

Devlet, inşaat maliyetinin %25’ine denk gelen 57.650 Hollanda Florini katkıda bulunmuştur. 1974’ten bu yana minaresiyle birlikte şehrin simgelerinden biri haline gelen bu cami, hem Müslümanların ibadet mekânı hem de kültürel bir buluşma noktası olmuştur.

Caminin karşısında Reformist Protestan Kilisesi, biraz ilerisinde ise Türklerin “Yehova Şahitleri” olarak andığı dini grubun toplantı salonu bulunmaktadır.

Bu üç dini yapının aynı bölgede yıllardır huzur içinde varlığını sürdürmesi, Almelo’nun çokkültürlü yaşamının güzel bir örneğidir.

Caminin bir yanında tren yolu, diğer yanında ROC van Twente Mesleki Eğitim Kurumu yer almakta; şehir merkezine yalnızca 400 metre mesafede bulunan bu bölge, Almelo’nun önemli merkezlerinden biridir.

Eskiden Postacılar Tanınırdı…

Geçmişte Almelo’da postacılar, tanınan ve güvenilen kişilerdi. Her mahallede herkesle sohbet eder, kim hasta, kim taşınmış, kim yeni evlenmiş bilirdi.

PTT’nin özelleştirilmesiyle birlikte bu anlayış da kayboldu. Yerine mahalleyi tanımayan, sadece işini kazanç kapısı olarak gören genç postacılar geldi. Artık kimse kimin kim olduğunu, nasıl yaşadığını bilmiyor.

Kültür Fakirliği ve Cahilliği

Son dönemde sıkça, karşı komşu kilisesine ait postaların caminin posta kutusuna atıldığını fark ediyorum.

Eskiden minareyi çan kulesiyle karıştıran postacıların yaptığı bu hataların, artık bilgi çağında da devam ediyor olması düşündürücü.

Bu durum bana, “kültür fakirliği” kavramını hatırlatıyor.

İnternet bağımlılığı ve okuma alışkanlığının azalması, gençlerin kendi kültürünü, yaşadığı ülkenin kültürünü ve farklı etnik toplulukları tanımamasına neden oluyor.

Hollanda’nın ünlü bir atasözü vardır:

“Onbekend maakt onbemind” — Bilinmeyen sevilmez.

Bu söz, kültürel bilgisizliğin önyargı ve sevgisizliğe nasıl yol açtığını anlatır.

Genel kültürü gelişmeyen bir Hollandalı, kendine benzemeyen insanları, göçmenleri ve mültecileri dışlayabilir.

Aynı durum Türk ve Faslı gençler arasında da geçerlidir.

Birbirini tanımayan toplumlar, önyargı ve ayrımcılığın tohumlarını taşır; bu da zamanla şiddet ve nefretin kapısını aralar.

Yeni Nesil Bilgisizliğin Sonuçları

Son yıllarda artan nüfus yoğunluğu, trafik kuyrukları ve konut krizinin nedeni olarak göçmenleri suçlayan bir nesil yetişiyor.

Bu bilgisiz ve ilgisiz yaklaşım, göçmenlere karşı sertleşen politikaların ve aşırı sağ partilerin oy oranlarındaki artışın da temel nedenidir.

Çözüm Yine Sol – Sosyal Demokrat İktidarlarda mı?

29 Ekim’de Hollanda, önümüzdeki dört yılı yönetecek yeni bir hükümeti seçecek.

Koalisyon çoğunluğu için 76 milletvekili gerekiyor.

Benim tercihim, oyum ve stratejik desteğim her zaman Sol – Sosyal Demokrat yönetimlerden yana olacak.

Kendini Sosyal Demokrat veya Sol olarak tanımlayan herkes, oyuma talip olabilir.

Hollanda’nın önümüzdeki dönemi belirsizliklerle dolu.

Toplum olarak, “sarhoş bir kafa karışıklığı” döneminden geçiyoruz.

Bizlerin geleceği, yani gelecek güvencemiz (Toekomstzekerheid), ancak Sosyalist ve Demokratik-Liberal ilerici bir koalisyon ile sağlanabilir.

Aşırı sağ koalisyonlar, toplumumuzu geriye götürür, duraklatır.

Son iki yılda bunun örneğini fazlasıyla gördük.

Eğitimde Kültürel Tanıtım Şart

Göçmenlerin inançlarını, kültürlerini ve dillerini tanıtıcı programlar, okullarda ders içeriğine dâhil edilmelidir.

Göçmen kurum ve vakıflarıyla ortak projeler yürütülmeli; yerel düzeyde gönüllü temelde yapılan çalışmalar belediye çapında desteklenmelidir.

Eğitim kurumlarına bu noktada büyük sorumluluk düşmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, sevgilerimi sunuyorum.

Hoşçakalın.