Hollanda’da Umut ile Umutsuzluğun Ortasında mı Kaldık?


  • Kayıt: 15.10.2025 06:21:34 Güncelleme: 15.10.2025 06:22:17

Hollanda’da Umut ile Umutsuzluğun Ortasında mı Kaldık?

“Umut fakirin ekmeği, ye babam ye,” demiş şair.

Peki, umut yenir mi?

Nejat Sucu

Elbette yenmez. Ama yaşamımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu hepimiz biliriz. İnsan, yaşamda ulaşmak istediği hedeflere ve daha iyi koşullara kavuşmayı umut eder; var olan olanaklar içinde bireysel ve toplumsal mücadelesini sürdürür.

Bugün Hollanda’daki yaşamı “umut ile umutsuzluğun ortasında” olarak tanımlamak yanlış olmaz. Son yıllarda “artık olumsuz politikalardan kurtulduk” derken, bu kez karşımıza göçmen ve mülteci karşıtı politikalarıyla bilinen PVV’nin yükselişi çıktı.

Geert Wilders liderliğindeki parti, 37 milletvekiliyle seçimlerin en büyük kazananı olurken, Dick Schoof’un liderliğindeki koalisyon hükümetinin de en güçlü ortağı hâline geldi.

Ancak bu yeni ve aşırı sağ eğilimli hükümet, Hollanda siyasi tarihinde belki de en kısa ömürlü, etkisiz ve geleceğe dair en az umut veren koalisyonlardan biri olarak sadece bir yıl dayanabildi.

Araştırma ve güven sorunu

Politika hazırlığı sürecinde araştırma önemli bir işlevdir. Fakat araştırma yapmadan önce, neyin araştırılacağını ve bu görevin kim tarafından yürütüleceğini doğru belirlemek gerekir. Türk-Müslüman toplumu tarafından güvenilmeyen, önyargılı ve taraflı kurumlara bu sorumluluğun verilmesi, kamu kaynaklarının israfı anlamına gelir.

Ne yazık ki, bu tür “sunî gündemler” yaratılarak bazı kişi ve gruplara proje ve kaynak alanı açılmakta, asıl çözüm bekleyen işsizlik, gelir adaletsizliği, sağlık, kadın, yaşlılık ve gençlik sorunları ise geri planda kalmaktadır.

Toplumun umudu

Bütün bu karamsar tabloya rağmen, toplumumuz hâlâ umutla yaşamaya tutunuyor. Gençler eğitimlerine devam ederek sınırlı iş olanaklarından en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyor; saygılı, sade ama onurlu bir yaşam sürdürmeye gayret ediyorlar.

Orta yaşta Hollanda’ya yerleşen birçok kişi ise uyum, iş ve gelecek umudu konusunda kararsız. Bir kısmı umutlarını Türkiye’de denemek istese de, Hollanda’daki sosyal haklarını koruyarak burada kaliteli bir yaşam sürdürmenin yollarını arıyor.

Hollanda Kabinesi ve 2026 Bütçesi

Hollanda koalisyon hükümeti, Maliye Bakanı aracılığıyla 2026 yasama dönemine ait devlet bütçesi ve mali planını, her yıl olduğu gibi Prens Günü (Prinsjesdag) olan 16 Eylül 2025’te parlamentoya sundu.

Tören, geleneksel olarak Ridderzaal’da düzenlenirken bu yıl geçici olarak De Koninklijke Schouwburg salonunda gerçekleştirildi. Kral Willem-Alexander ve Kraliçe Máxima, Noordeinde Sarayı’ndan halkı selamlayarak salona geldiler.

Kral, Troonrede adlı konuşmasında bütçenin genel çerçevesini ve ülkenin temel politik hedeflerini özetledi.

Takip eden günlerde, 2026 bütçesi Temsilciler Meclisi (Tweede Kamer)’nde yapılan Genel Bütçe Görüşmeleri (Algemene Politieke Beschouwingen) kapsamında tartışıldı.

Parlamentoda çoğunluğu bulunmayan azınlık hükümeti, ülkeyi “bütçesiz ve güvensiz” bırakmamak için geçici mali önlemlerle görevini sürdürüyor.

Güçlü bürokrasi ve istikrar

Hollanda’nın güçlü bürokratik yapısı, bütçenin hazırlanmasında yine belirleyici oldu. Görevlerinde liyakat esasına göre bulunan üst düzey bürokratlar, CBS (Merkezi İstatistik Bürosu) gibi danışma kurumlarının verilerini dikkate alarak 2026 bütçesini hazırladı.

Tasarruf politikaları ve artan savunma harcamalarının yanında, hükümetin temel hedefi halkın alım gücünü iyileştirmek olarak açıklandı.

Ekonomik dengeler olumlu seyrini koruduğu sürece, kendini iş piyasasına iyi hazırlayan göçmen ve mültecilerin geleceğe dair umutları da güçlenecektir.

Birinci neslin uyum sürecini yeniden araştırmaya gerek yok. Onlar hâlâ yaşamlarını nasıl sürdüreceklerinin mücadelesini veriyorlar. Bu insanlara saygın ve huzurlu bir yaşam sunmak, Hollanda sosyal devletinin asli görevidir.

Unutmayalım; her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her umutsuzluğun da bir umudu vardır.

Hepinize bol umutlu, güneşli günler dilerim.