Nevşehir’de 45 Yıldır Sessiz ve Sedasız Ağlayan Bina


  • Kayıt: 25.10.2025 09:37:06 Güncelleme: 25.10.2025 09:38:27

Nevşehir’de 45 Yıldır Sessiz ve Sedasız Ağlayan Bina

Ne kadar Avrupalı gibi düşünüyor veya yaşıyoruz?

Nejat Mustafa Sucu

Hollanda’daki günlük yaşamda, her ne kadar Hollandalılara tam olarak benzemediğimizi düşünsek de, son 60 yılda bu ülkenin genel yaşam kültüründen ve geleneklerinden etkilendiğimizi söyleyebiliriz. Buna “akültürasyon” diyebiliriz; kimileri ise bu süreci “entegrasyon” ya da “asimilasyon” olarak tanımlayabilir.

Nevşehir ile Hollanda’yı Kıyaslamak

Nevşehir ile yaşadığım şehir Almelo’yu karşılaştırmak pek mümkün olmasa da, yıllar içinde edindiğim tecrübeler bana bazen farklı düşündüğümü gösteriyor. Farklı toplumlarda yaşamanın getirdiği bu çeşitlilik, insana hem kendi köklerini hem de yaşadığı yeni kültürü sorgulatıyor.

Her Zaman Nevşehir’de Olduğumda

Her tatilde Nevşehir’e gittiğimde mutlaka Avanos İlçemizi ziyaret ederim. Kızılırmak’ın içinden geçtiği Avanos, Nevşehir’in en güzel ve en doğal ilçelerinden biridir. Sabah saatlerinde iki saatlik bir Avanos gezisi, bana huzur ve mutluluk verir.

Bu ilçede her yıl yeni güzellikler görmek mümkün. Mart ayında dikkatimi çeken ayrıntılardan biri, duraklardaki halk kitaplıkları ve elektrik direklerine bağlanmış küçük kültür tabelalarıydı. Tabii ki Avanos’ta kapitalizmin sembollerinden biri olan küçük bir McDonald’s şubesini de görmek mümkün.

Nevşehir’de 45 Yıldır Sessizce Ağlayan Gençlik Binası

Nevşehir Belediye Caddesi’nde yer alan, 8 Ağustos 1980 tarihinde Hollanda’ya göç etmeden önce gençliğimin geçtiği, enerjimizi ve insanî değerlerimizi paylaştığımız gençlik derneği binası hâlâ dimdik ayakta duruyor.

Ancak içinde artık kimse yok…

Sanki 45 yıl önceki gençlerini bekler gibi, o bina sessiz ve hüzünlü bir şekilde yalnızlığına ağlıyor. İnsan olmadan, ses olmadan ayakta duran bir yapı, bir dönemin hatıralarını taşımaya devam ediyor.

Sokakta Bir Kadın Ayakkabı Boyacısı

Avanos sokaklarında gezerken, alışık olmadığımız bir manzarayla karşılaştım: Bir kadın ayakkabı boyacısı.

Fotoğrafını çekmek istediğimde, istemediğini söyledi. Biz de saygı göstererek çekmedik. Kadın, fotoğrafının sosyal medyada paylaşılmasını istemediğini, aksi hâlde eşiyle tartışacağını anlattı. Bir süre sonra, eşiyle ayrı yaşadığını ama çocuklarının hâlâ ortak olduğunu söyledi.

Ben de şakayla karışık, “O size neden karışıyor? Boşanmış bir erkek eski eşine karışma hakkına sahip değildir.” dedim. Kadın bir an durdu, sonra kendi kendine, “Evet, o bana niye karışıyor ki?” diyerek düşündü.

Elbette, o ilçenin ahlak anlayışını ve toplumsal ilişkilerini dışarıdan yargılamak bana düşmez. Ancak bu olayı, Hollanda’daki bireysel özgürlük anlayışıyla karşılaştırmadan da edemedim.

Hollanda’nın Bana Öğrettikleri

Hollanda, bana her ne kadar tam anlamıyla “prangasız” yaşamayı öğretmemiş olsa da, özgür, sorumlu ve bireysel düşünmeyi kazandırdı.

Mutluluğa giden yolda özgür düşünceyi, sorgulamayı ve farklılıklara saygıyı öğrendik — ya da hâlâ öğrenmeye çalışıyoruz.

Nevşehir kültürünün güzelliklerini unutmadan, uyumlu ve duyarlı bir vatandaş olarak yaşamak da mümkün. Hollanda, Anadolu’dan gelen göçmenlere toplum içinde kendine uygun bir yer, bir değer ve bir görev sunmaya devam ediyor.

Yeter ki bizler samimiyetle çaba gösterelim; burnumuz büyümeden, insanları ne yukarıdan ne aşağıdan, sadece eşit ve hümanist bir anlayışla değerlendirelim.

İnsanı, insan olduğu için kayıtsız ve şartsız sevebildiğimiz sürece, gerçek anlamda insanlık erdemine ulaşabiliriz.

Tüm güzelliklerin sizlerle olması dileğiyle…

Hoşça kalın.